M.Ö. 2000 de bilim adamlarının Hititlere ait duvar duvar yazısından çözdüğü metinden alınmıştır.  

 ‘’…ve hepsinden önemlisi TANRIM, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmem için AKIL ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…’’

Aslında siyaset, insana hizmetten dolayı soylu ve özverili bir Kamu hizmetidir. Ancak bir tutam siyaset yargıya, bilime, askeriyeye karıştırılırsa virüse dönüşür, yargı, bilim, askeriye hastalanır   , kirli adalet, ne yaptığını bilemeyen bilim ve silahlı gücü zayıflatan neticeler doğmasına yol açar.

Önemli olan orduyu ve yargıyı, siyasetin dışına çıkartıp, hukukun içine sokmaktır. Eğitim ve öğretimi de siyasetten arındırarak kültür, edep ve bilime bağlı; liyakatli beyinlere teslim etmektir. 

 Bizim Ülkede politikacıların ahlaklı olması gerekmez, ahlaklı görünmeleri kâfidir. Dini, yaşamaları gerekmez, dindar görünmeleri ve bolca yalan-yanlış dinden bahsetmeleri yeterlidir. 

Milli gelirin paylaşım savaşını tamamlamamış ülkelerde mağdur maalesef iktidar olduktan sonra MAĞRUR olmaya başlıyor. Geri kalmış veya az gelişmiş ülkelerde bu kısır döngüden kurtulan hiçbir ülke yoktur.

Bizler Dünya’nın en bereketli toprakları üzerinde bilmem kaçıncı sınıf devlet, en zengin kültür hazineleri üzerinde sınıfsal bir toplum olmaktan kurtulamıyoruz.

Gelişmeyi- uygarlığı- modern yaşamı reddeden, medeniyete direnen, ilme kızan en sonunda kendisi gibi düşünmeyenleri ‘’ DÜŞMAN’’ ilan eden ve onları yok etmeye, ezmeye, susturmaya DEVLET gücünü kullanmaktan neden vazgeçemiyoruz? 

Söylediğimiz, milletin verdiği otorite ve gücü ne zaman milletin tamamının iyiliği için kullanarak, ADALETİ sağlayacağız?
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.