Tarih: 24.06.2025 08:34

TEMA Vakfı'ndan TBMM’ye Çağrı: "Kuraklığa ve Açlığa Büyük Adım Yasası Reddedilmeli"

Facebook Twitter Linked-in

TEMA: “Bu Teklif Doğayı Korumuyor, Onu Yok Sayıyor”

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan ve 20 Haziran'da komisyondan geçen "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Meclis Genel Kurulu gündemine geliyor. TEMA Vakfı, teklifin doğa, yaşam ve gelecek nesiller üzerinde ciddi tehditler içerdiğini vurgulayarak bir kez daha reddedilmesi gerektiğini belirtti.

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, yaptığı açıklamada yasa teklifinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve hukuki açıdan da ciddi riskler taşıdığına dikkat çekti. Ataç, “Bu teklif, doğayı korumayı bir engel olarak gören, kamu yararını şirket lehine tanımlayan bir bakış açısına dayanıyor. Doğal varlıklarımızı korumaktan tamamen uzak,” dedi.

"Maden Kanunu, Çevre Üzerinde En Büyük Baskıyı Bu Teklifle Kuracak"

1985’te yürürlüğe giren Maden Kanunu’nun bugüne kadar 30 kez değiştirildiğini hatırlatan TEMA Vakfı, geçmiş değişikliklerin büyük ölçüde madencilik faaliyetlerini kolaylaştırdığını, doğa koruma hükümlerini ise zayıflattığını ifade etti. Özellikle 2004’te yapılan değişikliklerle ormanlar, milli parklar ve özel çevre koruma alanlarının madenciliğe açıldığını vurgulayan Ataç, teklifin çevre mevzuatını daha da etkisiz hale getireceğini söyledi.

Ayrıca 2009/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinin zayıflatıldığını belirten Ataç, yeni yasa teklifinin bu süreci tamamen devre dışı bırakacağına dikkat çekti. “Her yeni düzenleme doğaya verilen zararı büyüttü; ancak bu teklif kadar kapsamlı bir tehditle daha önce karşılaşmamıştık,” dedi.

"Yüz Ölçümünün %93’ü Maden Ruhsatlı Bir Kent Olabilir Mi?"

TEMA Vakfı’nın yürüttüğü ruhsat haritası çalışmaları da bu tehlikeyi gözler önüne seriyor. 29 ilde IV. Grup (altın, gümüş, kömür, bakır, nikel vb.) maden ruhsatlarının yoğunluğu incelendi. Gümüşhane’nin yüz ölçümünün %93’ü, Kütahya’nın ise %92’si bu ruhsatlarla kaplanmış durumda. Bu oranlara mermer, taş ve kum ocakları dâhil değil.

“Ruhsat verilen alanlarda doğa, sadece üretim sırasında değil, sonrasında da on yıllarca sürecek tahribatlara maruz kalıyor. Atık barajları ve liç yığınları kalıcı çevre sorunlarına yol açıyor,” diyen Ataç, merhum Hayrettin Karaca’nın “Yaşamak istiyorsan yaşatacaksın” sözünü hatırlatarak ekosistemlerin yasal koruma altına alınması gerektiğini vurguladı.

“Bu Teklif, Koruma Değil, Yok Sayma Yasasıdır”

Genel Kurul’a gelen teklif sadece Maden Kanunu’nu değil, aynı zamanda Çevre Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Yenilenebilir Enerji Kanunu gibi birçok yasayı da doğrudan etkiliyor. "Ekonomik istikrar" ve "milli çıkar" gerekçeleriyle sunulan değişikliklerin, kamu yararı ilkesini zayıflattığına işaret eden TEMA, ruhsat ve izin süreçlerinin yatırımcı lehine hızlandırıldığını, ÇED görüş sürelerinin sınırlandırıldığını, hatta yanıt verilmeyen kurum görüşlerinin otomatik olarak olumlu sayılacağını belirtti.

Tüm bu süreçlerin tek bir elde, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yönetilecek olması da endişeleri artırıyor. “Eğer bu teklif yasalaşırsa, korunan alanların yalnızca adı kalacak,” diyen Ataç, toplumun sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkının tehdit altına gireceğini söyledi.

“Su ve Gıda Güvenliği de Tehlikede”

Komisyonda 25,5 saat süren görüşmelerin ardından teklifin kabul edildiğini hatırlatan TEMA Vakfı, Meclis Genel Kurulu’nda teklifin yasalaşmasının su ve gıda güvenliği açısından da ciddi tehditler doğuracağını ifade etti. Tarım arazileri, meralar ve zeytinliklerin madenciliğe açılmasının kırsal yaşamı ve geçimlik tarımı tehlikeye sokacağı uyarısında bulundu.

Ataç, “TEMA Vakfı olarak çağrımız nettir: Anayasa’ya ve uluslararası çevre sözleşmelerine açıkça aykırı olan bu teklif reddedilmelidir. Toprağımızı, suyumuzu, ormanımızı ve gelecek kuşakları korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz,” sözleriyle açıklamasını tamamladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —