Tarih: 21.04.2014 00:00

Doğal kaynaklar lanetli midir`

Facebook Twitter Linked-in

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin (İİBF) düzenlediği “Felsefe Toplantılarının” üçüncüsünde, Rektör Yardımcısı ve Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Bakırtaş, “Doğal Kaynaklar ve Çatışmalar” konusunda bir konuşma yaptı ve önemli tespitlerde bulundu. Doğal kaynakların bir lütuf olduğunu, buna rağmen doğal kaynaklar bakımından zengin olan coğrafyaların huzurlu olmadığını söyleyen ve “doğal kaynaklar lanetlidir” tezini Afrika örneği üzerinden anlatan Prof. Dr. Bakırtaş, konferansın hemen başında kavramları açıkladı. Yüksek Lisans iktisat derslerinde öğrencilere anlatılan ilk konunun “üretim faktörleri” olduğunu ve tüm konuların bu unsur üzerine inşa edildiğini belirten Bakırtaş, üretim faktörleri içinde en kritik olarak tanımlanan faktörlerin başında doğa/doğal kaynakların geldiğini söyledi. Doğal kaynakların, “Allah’ın bize bahşettikleri veya üzerinde insanın hiçbir katkısının olmadığı; ama o olmadan da üretim yapılmayan faktörler” şeklinde tanımlandığını vurgulayan Prof. Dr. Bakırtaş, “Çünkü gerçekten de doğal kaynaklar üzerinde insanın hiçbir katkısı yoktur. Bunu ister fizik kuralları, isterse yaradılış kuralları üzerinden açıklayın; sonuçta ortaya çıkan bir girdi vardır, çok kritiktir ve bu üretim faktörünün getirisine de “rant” denir. Normal hayatımızda rant kavramını hiçbir zaman pozitif anlamda kullanmayız. Rant, yatarak para kazanmak, gelir elde etmek anlamına gelir” dedi. Doğal kaynakların varoluş sebebinin -ana akım iktisatçılara göre- refahı sağlamak olduğunu anlatan ve “Dünyadaki çatışmalar, yaşanan zulümler düşünüldüğünde, doğal kaynakların bol olduğu coğrafyalarda neden mekanizma bu şekilde işlemiyor?” sorusunu soran Bakırtaş, önemli tespitlerde bulundu. Dünyadaki çatışmaların büyük kısmının Afrika kıtasında meydana geldiğini vurgulayan Rektör Yardımcısı Bakırtaş, “Araştırmacılar, buralarda meydana gelen çatışmaların kaynağını incelemişler ve “Doğal kaynaklar lanetlidir ve iyi kullanılamıyorsa kendi coğrafyaları için felakettir” şeklinde bir argüman ortaya koymuşlar. Doğal kaynak bir lütuftu, bahşedilmişti ve refaha katkıda bulunacaktı ama gelinen sonuç felaket. Bunlar ekonomik felaketler, siyasi kurumlar açısından felaketler ve asıl önemlisi iç savaş ve çatışmalar bakımından felaketler olarak sıralanabilir” dedi. İç çatışma ve savaş ekseninde görüşlerini paylaşan Bakırtaş, konferansını şu sözlerle tamamladı: “İç çatışma ve iç savaşların büyük kısmı doğal kaynakların en fazla bulunduğu Afrika kıtasında yaşanıyor. 1989-2001 yılları arasında yaşanan silahlı çatışmalar ortalamasına bakıldığında, bunların yarıdan fazlasının Afrika’da yaşandığı ve özellikle de 1995 yılından sonra bölgedeki mücadelenin daha da arttığı net olarak görülüyor. Eskiden Doğu ve Batı Blokları arasındaki mücadele Afrika kıtasını nispeten rahat bırakıyordu. Ancak blok çözüldükten sonra her iki kitle de, Afrika’da çok daha rahat biçimde işbirlikçi hareket edebiliyorlar. Yani dünyayı yönetenlerin her zaman belirleyici olduğu söylenebilir. Aslında Afrika Kıtası’nın tamamı çok büyük bir servetin üzerinde bulunuyor. Bunu kullansalar ve bölüştürebilseler, Afrika’nın dünyanın diğer gelişmiş ülkeleriyle rekabet edebilmesi gerekir. Ama çok uluslu endüstri ve belirlenen Afrikalı diktatörler halkı fakirleştiriyor. Bu durumu en iyi açıklayan kişi Nobel Ekonomi Ödülü sahibi, İktisatçı Prof. Joseph Stiglitz’dir ve şöyle der; “Doğal kaynakların lanetini zengin ülkeler yaratır, kaynakların sahibi fakir insanlar yaşar.” Prof. Dr. Bakırtaş, konuşmasının ardından öğrenci ve akademisyenlerin merak ettikleri soruları yanıtladı.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —