.Ülkemiz insanları yüzyıllardır bir türlü insanca yaşayamadı. İçte bölünmeler, dışta dışlanmalar her zaman her an Demokles’in kılıcı gibi devamlı başında sallandı. Padişahtan yana- padişaha karşı, iktidardan yana- iktidara karşı nitelenmekten kutulamadı. Daha da beteri bilim- liyakat- ehliyetin ülkemizde para etmedi. Yöneticilerimiz Yüksek Teknoloji ve Ahlakta çağın gerisinde kaldı. Halkımızın yüzü bir türlü gülmedi
‘’Gafleti Uzun Olanın, Devleti Yok Olur’’ Bu sözü yöneticilerimizin unutmaması lazım. Osmanlınında gafleti uzun olduğu için, bedelini ödedi İmparatorluğu kaybetti. Devlet adına karar verenler, kendi çıkarları ve siyasetleri için bilimi ve kanunları hiçe saydığı halde, yaptıklarının hesabını vermezlerse, hesabı millet ve devlet acı bir şekilde öder. En iyi örnek bilim ve ihmalden dolayı, 10 ilimizi yerle bir eden 7.7 ve 7.6 şiddetinde ki depremdir.
Bakalım devletimizi 80 yıllık çarpık yönetiminin sonucu 36.500 insanımızın ölümünü, 200.000 bin insanımızın yaralanmasının hesabını nasıl verecek? FUZULİ; ‘’ Ey insan; kadere az bahane bul. Buğday ektin de, arpa mı biçtin…?’’ diyor. Halk ya hesap soracak ya da kader deyip korkuyla ölümü beklemeye devam edecek
Bilimsel anlamda halk yeteri kadar aydınlatılamadığından, yeterli bilgi sahibi olamıyor ve ezbere yaşamak zorunda kalıyor. Yöneticilerimiz bilim, teknoloji, hukuku ve kültürü önemsemiyorlar. Seçim sandığı ve oyu önemsiyorlar. Dolaysıyla güçlüler mutlu, güçsüzler insanca yaşama standardının altında yaşamaya mahkûm oluyor. İktisaden HÜR olmayan kişinin özgür olduğundan bahsedilemez. İktisaden HÜR olmak, kimseye minnet etmeden geçinebilmektir. İktisadi özgürlük, ülkemizde hiçbir zaman olmamıştır.
Ülkemizde, Milli Sistem yerine, kapitalist sistem uygulandığından sosyal kanunlar uygulanamadı. Milli Gelir dağılımında ki adaletsizlik inanılmaz oranlara yükseldi. Ülkemizde, nüfusun % 80’ni Milli Gelirin % 20’sini, % 20’side % 80’nini alıyor. Bu durumda eşitlik, onurlu, yaşama olabilir mi? Gelir dağılımındaki bu adaletsizliği bilipte susanlar, insan ve vatandaş sayılabilir mi? Türk halkı ayrılıktan birliğe geçip hakkını aradığı ve Milli Gelir dağılımındaki adaletsizliği düzelttiği gün, ezik ve minnetle yaşamaktan kurtulacaktır.
Bozuk düzen sistemden dolayı, günlük yaşamdaki karmaşa, kavga insanların akıl sağlığını ve huzurunu bozuyor. Güçlülerin hukukundan kurtulup, halkın hukukunu kurduğu ve uyguladığında Ülkemizde toplum barışı ancak sağlanır. İnsanlar onuruyla ve şerefiyle, hiç kimseye minnet etmeden yaşayabilme şansını elde eder ve mutlu olur. Dolaysıyla karmaşa ve kavgadan uzaklaşılıp gerçekten medeni toplum olabilir.
Kötülük ve yanlıştan şikâyet eden toplumlar, kötülük ve yanlışlarla mücadele etmeyi başaramadı. Nedeni, insanların Milli Birik inancını kaybetmelerinden kaynaklanıyor. Yöneticilerin bir kısmı çıkarını biliyor ancak diğer insanların acılarını ve çıkarlarını görmemezlikten geliyor. Şayet bir gün Türk Halkı KÖTÜLÜK ve HAKSIZLIKLARLA hatta ÇIKARLARI için topyekûn mücadeleye başlarsa, o gün kurtuluş başlar.
‘’ Acı duyabiliyorsan..! Canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, İNSANSIN’’ TOLSTOY. ‘’ Her insanın kıymeti Ahlakının Güzelliği kadardır’’. Hz. Ali. Demek ki, insan olabilme, güzel ahlakla kıymetimizi artırma elimizdedir.
Bütün insanlığın görevi, kötülüklere karşı tüm gücüyle karşı koymaktır. Çünkü hiçbir HAK çaba harcamadan, riske girmeden, bedel ödemeden elde edilemez. Güçlü insanı bir başkası incitemiyor.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA