Rasim Gül

Tarih: 23.09.2022 05:24

İÇERİDE VE DIŞARIDA TÜRK DÜŞMANLIĞI, NEDEN BİTMİYOR (1)

Facebook Twitter Linked-in

Türkler çok mu zeki, çok mu aptal, çok mu umursamaz, çok mu cesur neden düşmanlarını ciddiye almayarak binlerce yıldır sırtından bıçaklanıp ah vah ediyor anlaşılır gibi değil. 16 devlet kuruyor, 15’şi içerden yıkılıyor ama dışarı suçlanıyor. Türkiye, önce içeriden sonra dışarıdan saldırılara rağmen sallanıyor ama yıkılmıyor. Dimdik ayakta duruyor. Nedeni milletin birliği ve devletini yaşatma aşkıdır.

‘’ …İnlerim ağlayamam, hissederim söyleyemem, şu kalbimden ne kadar bizarım…’’ diyor, Milli şairimiz, Mehmet Akif Ersoy. Türk Halkıda bu mısraya uygun hareket ediyor, çile çekiyor ama devletinden asla vazgeçmiyor. Dünya’da böyle bir millet olmadığı gibi benzeri de yok. İdarecileri birbirini yerken halk bunlara uymuyor, arasına kavga, nefret kin, çekememezlik sokmuyor.    

Tarihte, Türk adını taşıyan iki devlet kurulmuştur. İlki, Bumin Kağan’ın dağınık halde yaşayan Türk Boylarını bir bayrak altında toplayarak, 540 yılında Türklerce kutsal yerleşim yeri olarak kabul edilen, Ötüken’de Göktürk Devletini kurmasıdır. Bu devlet iç kargaşa neticesinde, ikiye ayrılarak zamanla zayıflamış, ancak 204 yıl yaşayarak 744 yılında, Çin’nin egemenliğine girerek yıkılmıştır.

İkincisi ise 29 Ekim 1923 yılında, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan 99 yaşına girmiş Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Başkentide gerçek bir Türk şehri olan Ankara’dır. Adında Türk kelimesinin bulunmasından dolayı, açık ve gizli Türk düşmanlarının çevirdiği entrikalardan dolayı bu devletin de 99 yılda başına gelmedik kalmamış, halkın sağduyusu ve sayesinde hepsini anlatmıştır.

Her on yılda içerideki gafiller, cahiller, hainler, tarih bilmezler önce kendi aralarında sonrada dışarıdaki Türk düşmanlarıyla işbirliği yaparak, ihtilaller, kalkışmalar ve ekonomik saldırılar yaparak, kargaşalar çıkartarak devleti tökezletip, halkın perişan olmasını ve kalkınma ve büyümenin hızını kesmeyi becermişlerdir. Bütün bunlar iktidarın, muhalefetin ve bürokratların anlaşmazlıkları ve basiretsizliğinden kaynaklanmıştır.

Atatürk’ten sonra Türke ve Türk kültürüne önem vermeyen devleti yönetenler, Osmanlının yaptığı hatayı tekrarlamaktan kaçınmamışlardır. Osmanlı, İmparatorluğu dağıtmamak için Arap, Rum, Ermeni, Yahudilere fazla itibar edip destekleyerek, sanatı, ticareti, bilimi bunlara bırakmış. Türklere de cepheden, cepheye koşarak şehitlik, gazilik ve yoksulluğu uygun görülmüştür.  

Güç sahibi azınlıklar, Türk olmayan sözde Müslümanlar yani Türklerin dışındakilerin tamamı kendi kimliklerini geliştirip içteki asimile olmuş sözde Türkeri ve makam sahibi dönmeleri de yanlarına alarak, korumasız hale getirdikleri, Osmanlıya başkaldırmış ve kendi devletlerini kurmuşlardır.   

Günümüze gelince, devletin adında Türk kelimesi olması bahane edilerek saldırılara muhatap olmaktadır. Atatürk’ün ve arkadaşlarının en büyük sucuda adında Türk olan ikinci Türk devletini kurmasıdır. Kurmayla kalmıyor, Fazla kullanılmayan Türkçeye ve asimile olmayan Türk’lerede devletin kilit noktalarını ve Türk Kültürünü emanet ediyor. Devletin kaymağının yiyen gayri Türk ve gayri Müslimler ya ülkeyi terk ediyor ya da gizli şekilde millet ve devlet düşmanlığı yapıyordu.

PKK adını ananlar hain ilan ediliyor, elbette doğrudur. Ancak Osmanlılığı, İslamcılığı, şeriatı, ümmetçiliği, vs. kullanarak Türk devletini yıkmak isteyenler, PKK’lılardan daha az mı tehlikelidir? PKK’lı hedefini açıkça söylüyor, ideali için ölüyor, öldürüyor. Bunlar Fetullah Gülen gibi kahbece, sessizce her türlü imkânları kullanarak devlet, Türk ve millet düşmanlığı yapıyorlar.

Kurucusunun adını alan 14 Türk devletinde, Türk adı pek kullanılmamış, Türkçe ve Türk kültürü de önemsenmeyerek, Türklük duygusu zayıflatılmıştır, birçok Türkün asimile olmasına çanak tutulmuştur. Siyasi ikballerini ve makamlarını sağlamlaştırmak için İnanca ve kültüre önem verdiklerini anlatan birçok idareciler, halka karşı hiç dürüst olmamışlardır.

2022 yılı itibariyle tam bağımsızlık için çırpınan 7, yarı bağımsız olan 15 Türk devleti olmak üzere 22 Türk devleti bulunmaktadır. Ne mutlu ki küçük meseleler hariç 22’sinin, halkı arasında düşmanlığa varan bir durum yoktur. Türklük şuuru ile kurulan, Türk Devletler Birliğinin görevini yapması çok önemlidir. Bunun içinde başta Türkiye olmak üzere 7 Türk devletininde tam bağımsızlığına kavuşması gerekmektedir. Türk Devletler Birliğinin görevi, kısa, orta ve uzun vadede, 22 Türk devletini aynı birlik içine alarak dünyada 5. Güç olarak TURAN’ı geçekleştirmesidir.

Esas konumuz, asırlarca ‘’İçerde ve Dışarda Bitmek Bilmeyen Türk Düşmanlığı’ ’nın devam etmesinin nedenleridir. Bu nedenlerden birincisi: Samimi Türküm diyen ve gerçekten Türklüğü, bilimsel olarak yürekten kabul edenlerin oldukça az olmasıdır. Az olmak çok önemli değil, particilik fanatizmini aşarak ‘’Milli Güç’’ olma bilincini kuramamasıdır.

Türkiye sınırları içinde ve dışında yaşayanlara ve nüfus cüzdanında uyruğu T.C/ TUR yazanlara bir sözümüz, tenkidimiz söz konusu değildir. Sözümüz, özümüz, sazımız, türkümüz, ezelden başı dik olarak gelen, Dünya medeniyetine katkıda bulunan, Türkün dünya kamuoyunda saygın yerini alarak ebede gitmek isteyenleredir. Bu kutsal hedefin önüne makamı, parayı, hırsı, öfkeyi, kini, çekememezliği, Türk düşmanlığını koyarsanız asla mümkün olmayacaktır.

Asırlarca kendine oynanan oyunları, kurulan tuzakları bozarak Dünyadaki varlığını ve özgürlüğünü koruyan ama İmparatorluğunu, devletlerini kaybederek büyük bedeller ödeyen bu yüce milleti, yine aydınlığa çıkaracak kendi köklerini bilmesi ve hiçbir oyuna gelmemesi, tuzağa düşmemesidir.

‘’Köklerine inemeyenler, göklere sahip olamazlar’’. Karalara, denizlere, bilime, kendine yeterden fazla üretmeyen, özgürlüğe, eşitliğe, adalete önem vermeyen toplumlar asla tam bağımsız olamadıkları gibi dünya medeniyetine katkıda bulunamazlar. Ülkeme, bağlıyım diyerek, dünyada söz sahibi olma söz konusu olamaz. Türküm diyene, Turana giden bir yol gerek. Aksi dinlemeye değmeyen boş ve manasız bir laftır. Devamı yazımızda, Rusya, Çin, Avrupa, Fars, Arap ve Amerika konusunda düşündüklerimizi yazacağız.

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —