Rasim Gül

Tarih: 09.09.2022 05:51

‘’KÖRLER SAĞIRLAR, BİRBİRİNİ AĞIRLAR’’ AVARA KASNAK, KAĞNIDA 3. TEKER

Facebook Twitter Linked-in

    Avara kasnak; Sanayi manasının dışında, günlük dilde monoton, kendini tekrar eden, tatsız-tuzsuz işler yapan ve gereksiz sözler kullananları ifade eder. Bir başka ifadeyle, dinlediğini yarım yamalak tekrarlayan, bir nevi papağanın görevini yapandır. Kağnı ise; İki tekerlekli öküz arabasıdır. Elbette 3. Teker yoktur. ‘’Kağnıda Üçüncü Teker’’ deyimi ise; bir işe yaramayan laf döndüren boş konuşan, genellikle dedikodu yapanlar için kullanılır.

 Ülkemizde, yıllarca, aynı konular tartışılmakta, aynı yayınlar, gazeteler ve benzer kitaplar okunmakta, reklam ve beyin yıkamadan başka hiçbir işe yaramayan televizyonlar, televizyon dizileri ve filmler izlenmektedir. Yorumsuz, müzakeresiz, itirazsız bir şekilde lider peşinde gidilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu durum çoktan kalktı. Türkiye’de ise artarak devam ediyor. Bu durum düşünmenin önünü kapatıp, düşünmemeye yol açıyor. Hür düşünceye de kilit vuruyor.

 Düşünmeyenlerin, düşünceye karşı çıkması akıl sağlıklarının normal olmadığının belirtisidir. Düşünce düşmanlığı ne yazikki yüzyıllardır Türk Halkının, bilimsel ve zihinsel gelişmesini etkilemektedir. Bu durumda bir kısım siyasilerin bağnazlığından kaynaklanmaktadır. Hana, hakana karşı sözünü esirgemeyen Türk Halkını perişan etmektedir. Siyasiler düşüneni değil, düşünmeyenleri tercih etmektedirler. Çünkü düşünenler sürüye uymamaktadır.

Türkiye’yi en az iki asırdır kuşatan siyasi kamplaşma Türk halkını tek boyutlu hale sokmuştur. Bilenlerle-bilmeyenler ayırt edilemez hale gelmiş, insanları sınırlı düşünce içine hapsetmiştir. Kesinlikle onaylanmayacak olan bu gruplaşma ve kamplaşmanın kültürel alana da sıçraması milli birliği zedelemektedir.

Kamplaşmanın kültürel alana hâkim olması nedeniyle herkes kendi kamp mensuplarının hoşuna gidecek şekilde gerçek kültürden kopuk sözde kültür eserleri üreterek, Türk Kültürünü bozmaktadır. Kamplaşmanın, saça, sakala, bıyığa, eteğe, şalvara indirimeside gruplaşmayı tetiklemektedir.

Türk Halkının büyük bir bölümü hiç durmadan papağan gibi aynı şeyleri konuşmaktan ve dinlemekten SÜRMENAJ oldu. Sürmenaj: 1- Sürekli zihinsel çalışma yapanlarda görülen bitkinlik. 2- Beynin aşırı yorulmasından görevini yapamaz hale gelmesi, olarak izah edilmektedir. Devamlı mevcudu ve geçmişi konuşanlar, gelecek programıda yapamıyorlar.

İnsanlar, özellikle bilim, mantık ve genel kültürden yoksun ezbere konuşarak yaşıyorlar. Çünkü alışkanlıklarından bir türlü vaz geçemiyorlar. Kendine benzemeyene de hakarete ve iftiraya varan aşırı tepki veriyor, sohbeti ancak dar kalıplarda kendine benzeyenlerle yapabiliyor. Türkiye’de diğer kişilerle sohbet bile yapamayacak hale gelen bir halk oluştu.

Halkın büyük bir kısmının alışkanlıklarla ve dedikodu yaparak yaşaması için siyasetçiler ellerindeki imkânları seferber ediyorlar. Hatta devlet ve mahalli idare imkânlarını da kullanmaktan çekinmiyorlar.  Çünkü halkın alışkanlıklarından vaz geçmemesi siyasetçilerin işine yarıyor. Yüzyıllardır, Türk Halkı adeta düşünmekten men edildi.

Herkesin her role soyunup her mesleğe heves ettiği ortam doğdu. Dolaysıyla ehliyet ve liyakat ayakaltına alındı. ‘’Bizden olması’’ yeterli sayıldı. Niteliğe kimse aldırış etmeden niceliğe bakmaya başladı. Komplo teorileri, aslı olmayan hikâyeler bütün yaşantıyı kapladı. Bu tehlikeli durum eliti, entelektüeli ve kamu yararına çalışan insanları adeta kovdu. Bürokrasideki hiyerarşiyi ve ast-üst arasındaki güvenide yok ederek verimliliği düşürdü. Bazı işler avara kasnak ve kağnıda 3. Teker işleriyle uğraşanlara bırakıldı.

Farklı düşünceleri ortadan kaldırma, gelişmiş toplumlarda ortadan kaldırıldı. Türk toplumunda ise tam tersine hızlandırıldı. ‘’Körler, Sağırlar; Birbirini Ağırlar’’, uygulamaları aldı başını gidiyor. Sonu hayrola.

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —