Aksaray'ın deneyimli gazetecilerinden Abdulkadir Ay, şehrin giderek bozulan imajı konusunda basın camiasına sert ama yapıcı bir özeleştiri yaparak tarihi bir çağrıda bulundu.
Son dönemde sivil toplum kuruluşlarının siyasi partileri ve kurumları ziyaret ederek "Aksaray'ın imajı neden bu hâle geldi, birlikte nasıl durduracağız?" sorusunu sorması üzerine kaleme alınan yazıda, en büyük sorumluluğun basın mensuplarında olduğu vurgulandı.
"Vatandaş artık bizi arayıp 'Bu imaj kirliliğine neden engel olamıyorsunuz?' diye soruyor"
Abdulkadir Ay, vatandaşların doğrudan basın mensuplarını arayıp sitem ettiğini aktarırken, "STK'ların son çıkışı da tam olarak buraya işaret ediyor: Aksaray'ın saçı öne düştü, artık herkes kendine çeki düzen vermeli" ifadelerini kullandı.
Basındaki Kırılma Noktası
Yazıda, son yıllarda yerel basın kuruluşlarının kendi asayiş ekiplerini kurarak sokaklara dağıldığı, trafik kazalarının, kavgaların, alkollü olayların abartılı şekilde haberleştirildiği belirtildi. Bu durumun temel sebebinin ise basın üzerinde başlayan manipülasyon, cemiyetler arası ayrımcılık ve bazı medya türlerine farklı muamele olduğu vurgulandı.
Ay, "İlgi nereye gösteriliyorsa herkes oraya yığıldı, 'test etme' psikolojisi oluştu" diyerek rekabetin şehre zarar veren bir boyuta ulaştığını ifade etti.
"Sessizlik yanlışı büyüttü"
Yöneticilere sabah akşam hakaret edenlerin hiçbir yaptırım görmemesi üzerine herkesin aynı yola girdiğini belirten Ay, şu çarpıcı tespiti yaptı:
"Sokak ortasındaki sarhoşun sözlerini büyütmek, üç kuruşluk reyting için şehrin imajını heba etmek gazetecilik değildir. Bu, şehrine ihanet etmektir."
Ulusal basına yansıyan haberlerin kaynağı: Kendi içimizden
Son dönemde ulusal medyada Aksaray'la ilgili olumsuz haberlerin artmasının tesadüf olmadığını vurgulayan Abdulkadir Ay, "Bu haberleri gönderenler bile artık kendi elleriyle şehri kötülediklerini kabul etmeye başladı. Demek ki bir mola verme zamanı geldi" dedi.
Cemiyet kavgaları ve duayenlerin sessizliği
Basındaki "cemiyet ayranının kabarması"nın yorucu bir noktaya geldiğini belirten Ay, "Herkes kral, herkes padişah… Ama dışarıdan bakan, kıran döken bir basın görüyor" ifadelerini kullandı.
Duayen gazetecilerin sessiz kalmasının usta-çırak geleneğini çökerttiğini, gençlerin ise bu boşlukta "sert ve imaj bozucu" haberlerle yol almaya çalıştığını vurgulayan Ay, "Bugün çirkin görünen haber unutulur ama bıraktığı iz unutulmaz. Şehrin imajı kırılan vazo gibidir; yapıştırırsın ama izi kalır" uyarısında bulundu.
Ortak çağrı: Basın kendine dönmelidir
Abdulkadir Ay yazısını şu tarihi çağrıyla tamamladı:
"Kurumları baskı altına almak için yapılan haberler, reyting uğruna karalama gayreti, birbirini yok sayan cemiyetler, etki alanı yarışları… Bunların hepsi Aksaray'a zarar veriyor.
Eğer basın 'azıcık da olsa saygı görmek' istiyorsa önce kendine saygı duymalıdır. Haberler gerçek olmalı, etik kurallar öne çıkmalı, ustalığa yeniden hürmet edilmeli.
Cımbızla çekilmiş haberler, sosyal medya etkileşimi adına şehrin imajını yerle bir ediyor. Bu gidişatın faturası ağır olacak."
Son söz ve özür
Yazının sonunda basın camiasına seslenen Ay, şu dikkat çekici öneri ve özürle noktayı koydu:
"Basından şikâyetçi olan tüm kesimlere tavsiyem: Kötüleyen haberleri şikâyet etmek yerine iyi haber yapanları ödüllendirin, bir gülücükle bile teşvik edin. Suyun akışını geri çevirmek zor ama imkânsız değil.
Özeleştiriye açığız. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı kendi adımıza özür dileriz."
Abdulkadir Ay'ın bu cesur yazısı, Aksaray basın camiasında geniş yankı uyandırdı ve "aynaya bakma" çağrısı olarak tarihe geçti.