İSLAM değer kaybetmiyor, abartıdan hakiki yerine oturuyor. İslam dininin insanlara hikâyelerle anlatılması ruhlarda yer etmiyor. Şaklabanların anlattıkları kalplerde ve akıllarda kalıcı olamıyor. Bilimin ve teknolojinin zirve yaptığı çağımızda ezberletmelere nesiller kafa vermiyor.

Kur’an’ın ne olup olmadığı ezberden ve hikâyelerden çıkarılarak nesillere, ilmi olarak, sağlık, sosyal ve ekonomik açıdan ne ifade ettiği anlatılamıyor. Çünkü nesiller, neden, niçin sorularını sormadan ve sonucun ne olacağını sorgulamadan, mantık ve akıllarına yatmadıkça, herhangi bir olaya ciddi önem vermiyorlar, son derece de haklılar.

İslam ülkeleri felsefeye, geometriye, uzay bilimine, bunların doğuracağı RÖNESANSA önem vermedikçe, hatta karşı çıktıkça, her şey en az 500 senedir olduğu gibi İslam’ı anlama yerinde sayıp durmaz daha geriye gider. İslam adına konuşanlar, insanları azarladıkça, bölerler ve ötekileştirirler.

Kendini dini sahada otorite sayan ve bağırarak, çağırarak kurban, namaz, haç, zekât anlatanlara artık kimse kulak vermiyor.  Bu mesele hocaların, diyanetin, hele hele siyasetçilerin meselesi hiç değildir, devletin temel meselelerindendir.

Evvela yüce İslam dinini, siyasete malzeme olmaktan bu memleketin siyasetçileri bir türlü vazgeçmedi, çünkü insanları dinle kandırmak, onların gönüllerini geçici olarak kazanmak fazla emek gerektirmiyor.

Diyanet İşleri başkanlığı siyasi sahadan çıkarılarak, sadece gerçek İslam’ı anlatma görevini üstlense kesinlikle birçok mesele hallolur. Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükumet, Diyanete özerklik vermeyi düşünmedi.

Ülkeyi idare edenlerin emrine girmek İslam’ın emri gereği olsaydı, Ebu Hanife hazretleri, halifenin teklif ettiği görevi kabul etmeyerek zindan da işkenceden can verir miydi?

İlmi, irfanı, vicdanı, ruhu hür olarak yetişen nesiller, kendi çabalarıyla yaratanı ve onun emirlerini bulmak zorundalar. Ruhları, biat üzerine yetiştirilen nesiller, bir gün bu devlet ve milletin başına türlü belalar açarlar.

İktidarların paralelinde veya kendi duygularına göre hareket eden Diyanet ve ona bağlı müftülükler inanç çerçevesinde görev yapmadıkları sürece, yüce dinimiz hep yara alacaktır.

Atalarımız ne güzel söylemişler, ilme, askere ve camiye siyaset bulaştırmayın diye, ne yazik ki yıllardan beri bu üç kurumda siyasetin tasallutu altında inim inim inliyor

                                                                                                           Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.

 

 


Tarih: 20.09.2019 09:42

Rasim Gül

Zamanımız da İslam, yara mi alıyor, daha iyi anlaşılmak mi isteniyor?