Türkiye’de, (istisna hariç) yöneticilerin çok bilmişliğinden, laf ebeliğinden halk bıktı. Adeta sinir küpü oldu. Yöneticilerden kastımız sadece devlet ve siyaset yöneticileri değildir. Muhtar, aza, dernek, vakıf, sendika, şirket, sivil toplum örgütleri ve benzerlerini yönetenlerin tamamını kastediyoruz.

Ülkemizde, insanlarımız en çok bildiği kendi işinin dışında olan işler hakkında fikir yürütmesidir. Yani bizim insan her konuda derin bilgi sahibi olduğu inancını taşıyor. Ne yazık ki en az bildiği de kendi işine lazım olan bilgidir. Bu durumda sap-saman karışıyor, doğruyu-eğriyi, hakkı- hukuku ayırmak son derece zorlaşıyor.

Dünya’da inancın, fikrin, bilimin, örf- adet ve geleneğin sıkça karıştırıldığı, ortalığın toz duman edildiği bir dönem yaşanıyor. Türkiye’miz de Halkımızı çeşitli parçalara ayırmaya yetecek kadar, nefret, husumet mevcut. İnsanlarımız nefret, husumet ve hatta kinden uzak durarak, önce kendine sonra topluma bürük iyilik yapmış olur.

Osmanlının 1839’dan itibaren başına gelenler, şer güçler ve hasta idareciler tarafından adeta Türkiye’mizin başına gelmesi için gayret ediyorlar. Halkımızı din, ırk, kültür adına parçalara ayırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu durumda vatansız, hürriyetsiz kalmamak ve birliğimizi korumak için her birimize ciddi görev düşüyor.  65-70 yıldır sisler içinde ben varlığımın nedenini arıyorum. Buldum derken sisler içinde yine kayboluyor. Onlarca yıl böyle geçti ve geçmeye devam ediyor.

İnsanlar yönetimin ‘’Ye’sini anlamakta bile zorlanırken, birazda parası pulu varsa bir bakıyorsunuz filozof kesiliyor, bilmediği hiçbir şey yok, her şeyi biliyor moduna giriyor. Bunun nedenleri üzerinde hayli kafa yordum, birçok kişiye sordum anlattıklarını dinledim. Birçok neden anlattılar. Böylece en ciddilerinden ortaya narsisizm çıktı.

Narsisizm: İnsanların sahip olmadıkları özelliklere, sahipmiş gibi inanmaları gerçeğidir. Sahip oldukları özellikleride abartmak, işler yolunda gitmediğinde de başkalarını suçlamak, en belirgin özellikleridir. Dünya’da narsisizmin en fazla yükseldiği ülke Amerika, normal olduğu yerde Japonya. Az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde de yüksek olduğu görülmektedir.

Narsisizm; insanın kendine âşık olma hali. Veya özseverlik; kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık olarak tanımlanan bir terim. Narsisizmin normal boyutlarda olması faydalı olmakla birlikte, ileri boyutlarda olması tıpta narsistik kişilik bozukluğu adı verilmektedir. Bilim narsisizmi; egonun (Ben)in gelişmesi şeklinde açıklamaktadır. Narsisizm makul oranlarda değilse kişi akıl hastalıklarıyla karşılaşabiliyor. Paranoya en çok rastlananlardan biri.

Kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gerekli ilgi ve alakayı göstermiyorlar. Başkalarının haklarına saygı duymuyorlar. Daima kendilerini haklı görüyorlar. Kendi çıkarlarına uygun, maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek her girişim yapabiliyorlar.

Türkiye’de ise narsisizm en fazla siyasi ve siyaset dışı yöneticilerde ve özelikle liderlerde ve ciddi zengin olanlarda görülmektedir. Bu hastalığa yakalananlarda edep ve haya pek fazla işe yaramıyor. Büyüklenme daima marifetleri oluyor. Halbuki Türklerde edep ve haya çok önemlidir. Örf, adet ve gelenek iki kelimenin hayat bulmasından kaylanmaktadır. Yaşayan görecek nereye kadar gittiğini.

  HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 

 


21.03.2024 05:39:00

Rasim Gül

YÖNETİCİLERİN ÇOK BİLMİŞLİĞİ, HALKI BUNALIMA SÜRÜKLÜYOR

YÖNETİCİLERİN ÇOK BİLMİŞLİĞİ, HALKI BUNALIMA SÜRÜKLÜYOR