Yılbaşı neyimiz olur? Ramazan bayramımız mı? Kandilimiz mi? Kurban bayramımız mı?

Biz Muharremlerle Martlarla başlayan yıllar da biliriz ki hiç biri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı.

Hepsi efendi yıllardı.

?                                                                                                                        Arif Nihat ASYA

Ne de güzel anlatıyor ümmeti Muhammedîn geldiği bugünkü hali?

Kurban bayramlarında ortaya çıkıp kesilen koyunlara, ineklere itiraz eden ?yazık değil mi kesilen hayvanlara?? diyen dernekler, vakıflar, hayvan severler yılbaşı gelince kör, sağır, dilsizi oynuyorlar herhalde. Kesilen milyonlarca hindiyi görmüyorlar, bilmiyorlar, duymuyorlar.

Oysaki kurbanda kesilen hayvanlar ahiretimiz için hazırlık oluyor. Peki ya yılbaşında kesilen hindiler ne oluyor? Ne gaye için kesiliyor? Hakikaten neden hindi kesildiğini biliyor da mı kesiyorsunuz yoksa bilmiyor musunuz? Ben söyleyeyim o halde neden hindi kestiğinizi?

Amerika´nın keşfinde bulunan hindi Avrupa´da zamanın Hristiyan liderine hediye olarak götürülür. Bunun üzerine papa hindiyi görünce ilk defa gördüğü bu hayvana bakarak ?Ne tür bir hayvan bu böyle aynı Türkler gibi kırmızı suratlı, kabararak yürüyor. Bunun adı Turkey(hindi) olsun? der ve Hristiyanların inanışlarınca her yılbaşında Hz. İsa´ya bir Müslüman- Türk kurban etmek borç bilinirdi.

Bunun üzerine Avrupalı Hristiyanlar her yılbaşında bir Türk kurban edemedikleri için Türklere benzettikleri ve de isimleri ne gariptir ki Turkey (hindi) olan bu hayvanı keserler.

Yani hülasa onlar hindiyi keserken yok edemedikleri Müslüman-Türkler olarak düşünüp kesiyorlar. Peki, siz güya Müslüman-Türkler neyi düşünerek hindi kesiyorsunuz hiç düşündünüz mü?

Peki, ya ağaç kesilecek diye memleketi birbirine katan gezi olaylarını başlatan ve üzerinden yıl geçmesine rağmen hala o olayın izlerini yaşatan güya ağaç ve çevre dostu insanlar yılbaşında kesilen milyonlarca ağacı nasıl oluyor da görmezden geliyorlar?

Bize ait bile olmayan bir ritüel için katledilen ağaçlar için neden ayaklanma çıkarmıyorlar ya da mani olmuyorlar?

Şöyle bir düşünelim. Hristiyan bir komşumuz olsa bir bayram namazında camide hemen yanınızda namaz kılarken görseniz sonra onun bir kurbanlık koç alarak kesim alanına gittiğini kestiği kurbandan fakirlere dağıttığını görseniz ?Aa Hristiyan komşum Müslüman olmuş? dersiniz öyle değil mi?

Peki, aynı Hristiyan komşunuz sizi noel gecesinde başınızda noel baba şapkası evinizde noel ağacı masanızda hindi ile noel kutlarken görse ?Aa Müslüman komşum Hristiyan olmuş? demez mi? Komşunuzu bir yana bırakın size Müslümanlık gibi bir şeref bahşetmiş olan Rabbimizin sizi bu halde görmesinden hayâ etmez misiniz?

?Onlar sizin sıkıntı çekmenizi severler. Ağızlarından çıkana baksanız size nefretlerini kusarlar. Kalplerinde gizledikleri niyetleri daha fenadır ve daha büyüktür. Ey Müslümanlar size bu kadar ayet okuyoruz. Aklınız varsa bizi dinleyin.?                                 

                                                                                                            ( Ali İmran Suresi ? 118 )

Onlar bizim kadir gecemizi mi kutluyor?

Onlar bizim bayramımıza mı katılıyor?

Onlar bizim hangi örfümüze katılıyor? Onlar bizim biricik peygamberimiz ve Kuran-ı Kerim´e sövüyorlar.

O halde nasıl oluyor da bize bunları yapan insanları kendinize örnek alıp onların adetlerini yapıyorsunuz? Sonra da nasıl ?ben Müslümanım? diyebiliyorsunuz?

Abdullah bin Ömer´den mervidir ki peygamber efendimiz  ?Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır? buyuruyor.

                                                                                                             ( Ebu Davut, Libas, 4)

                          Bize bir nazar oldu / Cumamız Pazar oldu

                          Bize ne olduysa / Hep azar azar oldu

                                                                                                    ( Arif Nihat ASYA)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki;

?2 dini tasdik eden kişi şirk ehlinden sayılır. İslam hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir. Hinduların bayram günlerine (ateşe tapanların nevruz günlerine, Hristiyanların noel gecelerine ve diğer paskalyalarına) hürmet etmek ve o zamanlarda onların adetlerini onlar gibi yapmak şirk olur. Küfre sebep olur. Kâfirlerin bayramlarında Müslümanların cahilleri kâfirlerin yaptıklarını yapıyorlar ve bu günleri Müslüman bayramı zannediyorlar. Kâfirler gibi birbirlerine hediye gönderiyorlar. Eşyalarını, sofralarını kâfirlerin yaptığı gibi süslüyorlar. O geceleri başka gecelerden ayırt ediyorlar. Bunlar hep şirktir, kâfirliktir.?

                                                                                                     (Mektubat, 3/41 ? S. Ebediyye)

Bu sözleri kuvvetlendirir mahiyette peygamberimizin bir sözü vardır. Hz. Ömer bir gün Resûlullah efendimizin huzuruna geldi ve ?Ya rasulallah! Beni Kurayza´dan birine uğramıştım. Bana Tevrat´tan bazı kısımlar yazdı. Onları size arz edeyim mi?? dedi.

Peygamber efendimiz gadaplandı, mübarek yüzü değişti. Hz. Ömer hemen ?Razina billahi rabben?(Rab olarak Allah´a, Din olarak İslam´a, Resul olarak da Muhammed(s.a.v) e razı olduk)? dedi. Peygamber efendimiz memnun oldu ve şöyle dedi:

?Muhammed´in nefsini kudretinde tutan Allah´a yemin ederim ki eğer şimdi aranızda Hz. Musa bulunsa sonra siz de ona tabi olsanız elbette sapmış olurdunuz. Zira sizler ümmetlerden benim nasibim, ben de peygamberlerden sizin nasibinizim.?    ( İtmamünniğme- İmam-ı Suyuti)

Hal böyleyken bizim her ne kadar ilahi bir din olsa da hükmü kalkmış olan bir dinin adetlerini yerine getirmemize acaba fahri kâinat ne derece gadaplanıyordur?

Ahirette resulümüzün bizden yüz çevirip ?Ben seni tanımıyorum? hitabıyla muhatap olmamak için başka dinlerin değil de kendi dinimizin getirdiklerine sıkı sıkıya sarılmalıyız. Yaşantımızı bir gözden geçirelim, kendimizi hesaba çekelim. Haramlarla mı yoksa helallerle mi yaşıyoruz?

Unutma ki, haramlar sana tatlı geliyorsa Allah sana helallerin tadını tattırmaz.?