Ekonomimizin 2002’den günümüze kadar üç mislinden fazla güçlenmesi.
     Yani %300’den fazla büyümesi, İhracaatımızında aynı şekilde %500’e ulaşan artışı ve bu artışla 36 Milyardan150 Milyar ABD Dolarına çıkartılması.
     Merkez Bankası döviz rezervinin 27 Milyardan2012 sonu ihracat rakamlarına yaklaşması.
     Başta sağlık olmak üzere ülkemiz insanlarının hayat standardını medeni ülkelerin seviyesine yaklaştıran her yönüyle dünyanın gıpta ettiği bir kalkınmışlık seviyesine ulaşması.
      Bu gelişmelere bağlı olarak 2002’deki 2300 Dolar olan kişi başına düşün milli gelirimiz inde aynı şekilde %500 artmasıyla ulaştığı 11 Bin ABD Dolarlık seviyeye gelmesini nasıl başardık?
     Bu başarının yolu 2002’den günümüze kadarki gelişmesi için kat edilen yolla, yani demokratik ilerlemeyle elde edilen demokrasinin gelişmesine paralel oluşan başarıdır.!!!
     Bunu sadece ben söylemiyorum bunu Dünyanın en önemli ekonomistleri ve ekonomi konusundaki milletler arası yayınları.
    Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla birlikte eş dost,hatta düşmanlarda dahil herkes söylüyor.
        Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’la Akşam muhabiri Helin Alp tarafından yapılan röportajdada dünyanın söylediklerinin ete kemiğe bürünmüş halini birinci  ağızdan teyit ediyor.
   Bakan Yılmaz geçensene Ağustos ayındaki röportajda ”Kalkınmanın temel şartı demokrasiyi benimsemektir” diye belirttiği görüşlerinde “Ekonomik, çevresel ve sosyal boyutların yanı sıra günümüzde artık demokrasinin de kalkınmanın en önemli belirleyicilerinden biri sayıldığına dikkat çekiyor.
     Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 'Kalkınmak istiyorsak demokrasiyi ve demokratik standartları benimsemek zorundayız”!!! diyor.
             EKONOMİMİZ BÜYÜYOR:!!!
     230 milyar(2002’de) dolarlık bir ekonomi olan Türkiye, geçen yıl itibarıyla 780 milyar dolarlık bir ekonomiye ulaştı.
     Bu yıl(2012) 1. çeyrekte 3.2'lik bir büyüme söz konusu. Milli gelirimiz artıyor
     Satın alma gücü paritesine göre Türkiye dünyayla mukayese edilebilir duruma geldi.
     2002 yılında günlük geliri 2.15 doların altında yaşayan nüfus oranı yüzde 4 civarındayken, bugün neredeyse sıfıra yaklaşmış durumda.
        Günde 1 doların altında geliri olan vatandaşımız kalmadı.
       İstihdamda da ciddi bir artış söz konusu.  Bu artış, yüzde 9'lar civarında. Yaz dönemi itibarıyla yüzde 8'e inmiş bir işsizlik oranımız var. 
     BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİ!!!
      Yaşam standartlarımızın artması, kalkınma, sadece ekonomiyle olmuyor. Sadece kişi başına gelir artışı bir ölçüt değil. Kalkınma bütünüyle insanı kuşatıyor. Kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları var. Ben buna temel haklar boyutunu da ekliyorum.
     Temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olmadır. Kalkınmak istiyorsak demokrasiyi ve demokratik standartları benimsemek zorundayız. Başka bir türlü dünyada da itibarınız olmuyor. Bunun için reformlara devam etmeliyiz.
   Bugün dünyada birinci sınıf demokrasi olmadan birinci sınıf bir ekonomi olmanız artık mümkün değil.!!!
     KALKINMA PERSPEKTİFİMİZ 'İNSAN'!!!
     Ben(Biz)* kalkınmayı insan odaklı anlıyorum. Hiç kimsenin kendisini dışlanmış hissetmediği, bir şeklide kalkınma sürecine dahil olması gerektiğini hissedebildiği bir durumu gerçek anlamda kalkınma olarak algılıyorum.
   Sosyal açıdan 'fırsat eşitliği' bana göre kilit kavramlardan biri.
    Diğer bir kilit kavramda 'dışlanma'. Hiç kimse kendisini dışlanmış hissetmemeli.!!!
     EĞİTİMİMİZ: ORTA-2 TERK
     BM Beşeri Kalkınma Endeksi'ne göre kalkınmanın üç unsuru var.
     Gelir, eğitim ve sağlık.
      Gelir ve sağlıkta, eğitime göre daha iyi bir düzeyimiz var.
      Beşeri kalkınma ekseninden bizi aşağı çeken gösterge eğitim.
       Şu anda 75 milyonun okul yaşında olanlar arasında ortalama eğitim düzeyimiz 6.5 yıl. Tabii 50 sene önce doğan insanın aldığı eğitimde bu ortalamayı etkiliyor. Bu ülke ne kadar okumuş diye baktığımız da ortalama ortaokul 2'den terk.
      Esas olarak uzun vadede eğitim sistemi yaşam kalitemizi artıracak.
     Birincisi, yanlışlardan ders çıkarma ve hatalardan dönme yeteneği. İkincisi ise, Türkiye toplumundaki özgürleşme, zenginleşme ve saygınlık kazanma özlemine cevap vermeksizin başarı sağlamanın mümkün olmadığı bilinci.
     Başta ifade, örgütlenme ve inanç olmak üzere temel hak ve özgürlükleri güven altına alan; yurttaşlara cinsiyet, etnisite, dinî inanç veya başka temelde ayrımcılık yapılmasını yasaklayan;
       Askerî-bürokratik vesayete son veren; halkı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı ortak paydasında buluşturan yeni, sivil ve demokratik bir anayasa.”dır.
       Bakan Yılmazın uzun uzadıya devam eden ropörtajdada reçetesi verilen ülkemizin 2002’den günümüze kadar kaydettiği kalkınmışlık başarısının reçetesinin özetlendiği Recep Tayyip Erdoğan döneminin Demokratikleşme ve kalkınmasındaki başarınında Anayasamızı yapacaklar tarafından en ince teferruatına kadar incelenerek milletimizin faydası için gerekenlerin yeni metninde yer almasının gerçekleştirilmesi dileğiyle.
       Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.
 

6.03.2013 00:00:00

Ali Genç

YENİ ANAYASA İÇİN ERDOĞAN DÖNEMİNİ TÜM BAŞARILARI`DA İNCELENMELİ!

YENİ ANAYASA İÇİN ERDOĞAN DÖNEMİNİ TÜM BAŞARILARI?DA İNCELENMELİ!