Her şeyi olan Osmanlı İmparatorluğu, son 300 yılında neden beklediği kalkınmayı yapamadı, planladığı hedefleri gerçekleştiremedi, teknolojide hayli geri kaldı? Tarihi gerçeğe göre, İmparatorluk, İngiltere, Amerika, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve benzeri ülkeler liginde iken neden yarışı kaybetti? Cumhuriyetle hızla kalkınmaya başladı? Yetti mi, yetmedi.

Dünya’da çok somut örnekler mevcut ama biz Türkiye ile Güney Kore’yi karşılaştırarak olayı anlatacağız. 1950’deTürkiye’de kişi başına düşen milli gelir, 1.100 dolarla, Güney Kore’yle az farkla eşit. 2023’de Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 10.700 dolar; Güney Kore’de 35.000 dolar. G. Kore Dünya’nın 11. Ekonomisi, Türkiye 17. Ekonomisi.  

G. Kore, insana ve ilme önem veriyor ve gerçek piyasa ekonomisi ile yönetiliyor, Türkiye insana ve ilme yeteri kadar önem vermiyor, ekonomik sistemi ise değişken. 100 yıldır bir hükümetin uyguladığını diğeri uygulamıyor. Hatta aynı hükümette bir bakanın uyguladığı eğitim sistemini, arkasından gelen uygulamıyor. Kore makamı ehliyet ve liyakat sahibine veriyor, Türkiye kendinden olana ve itaat edene veriyor.

 Dünya’da, insan davranışlarını inceleyen, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, hukuk, iktisat, tarih, siyasal bilimler, biyoloji insan davranışlarının anlaşılmasını sağlayan bilimlerdir. Ülkelerin kalkınması ve geri kalması, incelendiğinde bu bilimler, anahtarın İNSAN olduğunda mutabık kalıyor. Osmanlının 200 yılı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 15-20 yılı hariç bu bilimlere ciddi anlamda hiçbir hükümet maalesef uymamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda padişahlarımız ‘’Kara Gözlü’’ Türklere değil ‘’, Devşirmelere’’ önem verdi. Türk unsuru sadece harplerde cepheden cepheye koşmakta lazım oldu. Oda gereğini yaparak ya şehit oldu ya gazi. Sanata, ticarete çiftçiliğe, tahsile, aile kurmaya zamanı bile olmadı. Sanat, ticaret, tahsil, askerlik, vergi vermeyen; Ermeni, Yahudi ve Rumlara kaldı. Türk tembellikle suçlandı, aşağılandı dolaysıyla, İmparatorluğu ayakta tutacak asıl unsur çöktü

Prof. Dr. Halil İnalcık’ı dinleyelim. ‘’ Asırlarca Türk, köylü ve asker olarak bırakılmıştır. Devşirme paşaların emrinde, hiçbir fikri alınmadan, yedi iklim, üç kıtada, haritada yerini bilmediği cephelerde, sarayın şan ve şöhret hırsları uğruna kırdırılmıştır.

Ama gelin görün ki Türk’ün adı yoktu. Saraya ve idareye sokulmadı. Ne dilini geliştirebildi ne yaya bildi. Azınlıklar askerlikten muaf, nüfus ve varlıklarının artırırken, Türk nüfusu 600 senede çoğalmadı. 1923’de Vahdettin’inin deyimiyle, BEŞ milyonun yarısı hasta ve sakat, yurdu da işgal edilmiş bir Türk devretmiştir Cumhuriyet’e.’’

Bugün Dünya’nın kabul ettiği Ama Türkiye’yi idare edenlerin, kabul edemedikleri ve basit taraftar vede oy hesaplardan dolayı İNSAN unsuruna ve HUKUKUN üstünlüğüne bir türlü yeteri kadar inanmadıkları için gereğini yapmaktan uzak kalmalarıdır.

     HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 

 

 

 


28.02.2024 09:48:00

Rasim Gül

ÜLKELERDE ASIL SERMAYE, İNSAN

ÜLKELERDE ASIL SERMAYE, İNSAN