Dünya su varlığı sıralamasında su fakiri sınıfında olmamamıza rağmen bazı otellerde ve restoranlarda alınan su parası hiç de az değildir.

Adı bende saklı Ankara’da ülkemizin marka bir pidecisine arada bir pide yemeğe gidiyoruz. Hesaba yazılan su ücretinin miktarı tadınızı kaçırabiliyor.

Su birdağının ancak yarısını dolduran bu dörtte bir litre şişe suya istenen bu para hakikaten haksız bir kazanç olmalı. Bu ölçekteki bir şişe su bir litre süte bedel gelmektedir. Aynı marka suyun marketteki değeri de sadece iki yüz elli kuruş. Bu konuda ikinci bir kazık da verilen sular hep aynı büyüklükte yani; büyük boy su isteme şansınız yok. İlla da aynı parayı verip bu küçük ölçekteki sulardan isteyeceksiniz.

Elbette ki;  pideciden bu suyu aynı ücrete satması beklenemez ama el insaf altı katı da olmaz. Ben beş yüz kuruşu anladım, bir lirayı da anladım da bu yarım bardağı doldurmayan şişe suyunun bir buçuk lira olacağını anlamadım.  Üstelik aynı suyu iki yüz elli kuruşa satan marketinde kar payı düşünüldüğünde bu işletmenin yaptığı hiç de etik değildir. Dört kişilik bir ailenin bu sudan ikişer adet olmak üzere Sekiz tane içtiğini düşünürsek bu ailenin sadece suya ödeyeceği miktar On İki Türk Lirası.

İşletmenin patronuna su konusundaki itirazlarımı örnekleriyle anlattım ve bundan sonraki buraya gelişlerimizde kendi suyumuzu kendimizin getireceğimizi söyledim ve ayrıldık. On beş gün sonra yeniden gittiğimizde aynı alışveriş çarşısında bulunan bir marketten tanesi İki Yüz Elli kuruşa İki adet aynı marka sudan aldım. Pidecide siparişlerimizi verdik sıra içeceklere gelince garsona: “Su ücretinizde bir değişiklik oldu mu? Diye sordum ve garsondan aynı olduğu cevabını aldım.

Garsona: “Kusura bakmayın işletmenizi protesto ediyorum derken aldığımız iki şişe suyu da masanın üzerine koydum.” Patronuna söyle varsa bir itirazı biz sessizce buradan çıkıp gidelim dedim.

Garson hiçbir şey söylemeden yanımızdan ayrıldı. İşletmeden bu davranışıma hiçbir itiraz gelmezken; olaya şahit olan komşu masa müşterilerinden de bazıları bana dönerek:“Beyefendi sizi kutlarız keşke hepimiz bu kadar duyarlı olabilsek” Dediler.

Daha sonraları gittiğimizde benim bu protestoların sayısı artmış olmalı ki; bizim uyanık pideci fiyatı Beş Yüz kuruşa çekmiş.

Bu su kazığını bir de tatil için gittiğimiz otellerde yaşadım. Her şey dâhil diye gittiğiniz otelde yediğiniz yemekte içtiğiniz su size artı bir hesap olarak geliyor. Hem de ne hesap bir litre su iki yıl önceki fiyatıyla beş liraydı. Burada ilk gün yemeğimizde su kazığını yedik. Ancak ertesi yemeklerde dışarıdan aldığım beş litrelik damacana suyu; dışarıdan içecek getirilmez yazan uyarı levhalarına rağmen masaya koydum. Tepkimi anlamış olmalılar ki; herhangi bir itiraz almadım.

İşletmeler; bunu yerlerse diye bilerek ve kasıtlı yapıyorlar. Biliyorlar ki; suyun yerini hiçbir içecek tutmaz ve yazın aşırı sıcağında bol tüketilir. Türkiye gibi suyu bol bir ülkede bu tür haksız kazançlar olmamalı. Oluyorsa da bizler bilinçli bir tüketici olarak bu uyanıklara fırsat vermemeliyiz.


18.04.2012 00:00:00

Doç.Dr.İbrahim Baykan

SU KAZIĞI

SU KAZIĞI