Ekim?in başından itibaren ilimizin sahip olduğu değer biçilemeyen hazinelerini belirttiğim akla gelebilecek tüm yer altı ve üstü zenginlikleri gibi değer biçilemeyecek hazinelerimizle aynı olan veya başkaca sayısız hazinelerimiz nüans farklığıylada olsa ülke genelindede sahibiz.

      81 ilimizin topraklarındaki değer biçilemeyen hazinelerimizin yanında etrafımızın Dünyanın önemli denizleriyle çevirili olması.

    Marmara gibi Dünyada sadece kendimize ait olan  bir denize sahip olmamıza rağmen kuş uçmaz kervan geçmez dünyanın  en ucundaki bir çok ülkenin bile halen ekonomik ve demokratik olarak çok çok gersinde olmasakta onların insanlarının sahip olduğu demokratik  haklara göre hayli gerilerdeyiz.

     Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1923?den bu yana geçen 91 yıllık süreç içinde 2002?den bu yana meydana çıkartılan ve en sonuncusu ise 17 Aralık 2013?deki kalkışmalar olmasaydı.

   Bu anti yasal yapılanmalar yerine bu milletin kendi samimi ve yasal hak ve  çıkarları dışında çıkar gözetmeyenler tarafından 1950-60,1983-91 ve 2002?den bu yana yönetilen hükümetler tarafından  Türkiye?miz idare edilmiş olunsaydı.

    Bu samimi yönetimlerin yaptığı gibi 91 yıl boyunca ülkemizi yönetenler tarafından ise medeni ülkeler tarafından vatandaşlarına verilen tüm hak ve hürriyetleri zamanında verilmiş olunsaydı.

     Şu anda Dünyanın en zengin ülkesi olmayıda çoktan aşıp,Dünyanın her yönüyle kalkınmasını tamamlamış olan Zenginler kulübünün baş patronu olurduk.!!!

      Türkiyeyi yönetenlen istisnanın dışındaki idealistlerin yaptığı gibi gerçekten onlarca yıl bu vatanın sahibi olan kendi  vatandaşlarının inancıyla,fikriyle,zikriyle,kültürel değerleriyle   uğraşmaya harcadıkları enerjiyi halkının refahı için harcamış olunsaydı.

   Vatandaşı Devlete hizmet eden zoraki gönüllüler yerine,Devleti ona en iyi imkanları sağlayan,sağlamakla mükellef olan kurum olarak organize etmiş olsalardı.

     Sahip olduğumuz Coğrafi ve Jeo Politik konumumuz nedeniyle şu anki sanayileşme ile toprağımızı ve kıyılarımızla,akar sularımızı kirletmeden bile en zengin Dünya ülkesi olabilirdik.

     Vatandaşlarımıza güvenerek onların dinine,diline kültürüne 6,5 asır yaşayan Osmanlı Devleti veya onu örnek alarak vatandaşlarının hayat standardını maksimum seviyeye çıkartan Batılı kalkınmış ülkeler gibi yapabilseydik.

    Sadece doğal yer üstü zenginliklerimizle,yüzeydeki madenlerimiz,Turizmimiz,Transit geçiş,çevre  komşularımızla yapacağımız sınır ticareti ve ihracatla.

    Doğal müttefikimiz olan Balkanlar , Kafkaslar,Orta Asya ile uzak Asya ülkeleriyle yapacağımız ticaret bile bizi fazlasıyla ihya etmeye yeterde artardı.

     Envai çeşit meyve ile sebzenin ve hububatın yetiştiği mümbit topraklarımızı hakkıyla değerlendirebilmiş olsaydık.

   Kimyasal gübreler ve ilaçlarla kirletmemiş olsaydık,toprağa zarar vermeyen doğal gübreyi teşvik etseydik ve bu gübrelerle arttıracağımız verimle buralardan elde edeceğimiz tarımsal ürünlerle hem ülkemiz gibi en az 15-20 ülkeyi  daha doyurabilirdik.

   Hemde şu anda tarlalarımızda oluşan çoraklaşma ve kirliliği ve bunun sebep olduğu verimsizliğide önlemiş olurduk.

     Yine etrafımızdaki 4 denizimiz ve onlarca  iç gölümüzde bulunan Dünyanın en kıymetli balıklarını hakkıyla değerlendirebilmiş olsaydık ülkemizin denizini,suyunu,toprağını ve havasını böylesine kirleten bunca plansız sanayi yatırımına gerek olmaksızın şu anda sahip olduğumuzun en az 10-15 misli bir sürekli yenilenebilir su ve su ürünleri zenginliğine sahip olabilirdik.

YENİLENEN  ENERJİLERİMİZDEN FAYDALANSAYDIK  HER YIL  PETROLE VERDİĞİMİZ ONLARCA MİLYAR  DOLAR CEBİMİZDE KALIRDI!!!

       Dünyanın en çok ışıktan(Güneşten) faydalanan ülkelerinden birisi olmamız nedeniyle zamanında Güneşten su ısıtma ve enerji üretiminden hakkıyla faydalansaydık.

   Yine enerji üretmeye en uygun rüzgarlara sahip olduğumuzdan senelik masrafı bir teneke gres yağı olan rüzgar enerjisiyle  elektrik üreten rüzgar güllerini ülkemizin müsait olan her yerine kurmuş olsaydık.

     Ülkemizin doğal çağlayanları ile barajlarımızdan yeterli şekilde enerji için faydalanabilmiş olsaydık.

    Ayrıca dalgalı kıyılarımızda ise Dalgalardan elektrik üretmiş olsaydık.

    Bu çeşitli yollardan ve sürekli yenilenebilen enerjimizi kendimizin tüm ihtiyaçlarını karşıladığımız gibi Balkanlar,Kafkaslar ve Orta Asya?nın elektrik enerjisini de biz karşılardık.

         Kara yolları ile birlikte Deniz ile Demir Yollarınada aynı şekilde ağırlık verilmiş olunsaydı.

   Kara,Deniz ve  Demir yolları araçlarında,evlerimizin ısıtılmasında ve bazı santrallerden elektrik elde edilmesinde fosil kökenli  Petrol ve diğer enerjileri kullanmak yerine tüm bu araçlarımızın üstlerine evlerimizin çatılarına güneş panelleri ve Rüzgar Gülleri koymuş olsaydık her sene Petrol ve Doğalgaz?a ödediğimiz Onlarca Milyar Dolar ülkemizde kaldığı gibi bu yakıtların sebep olduğu çevre kirliliği de olmayacaktı.

      Fakat Osmanlı devletinin duraklama döneminden itibaren Devleti ele geçiren statükonun vatandaşla devletin arasını açmak için kendi vatandaşına verdirdiği sıkıntı,vatandaşının dışlanması,mucitlerin yaptıkları icatların hakkıyla değerlendirilmemesi.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün seçiminde ortaya atılan sonradan çıkma 367 dayatmalarını yapanlarla bu aslı astarı hiçbir yasal ve hukuki bir dayanağı olmayan dayatmayı benimseyenler olmasaydı.

   Milletimizin sevdiği her şeye karşı olanların,bu ülkenin gerçek sahiplerinin hiç bir yere gelmemesi ünlü şarkıdaki ?Köylüysen Köylü Kal ?veya ?Benim oyumla ayağı çıplağın oyu,Benimle Çobanın oyu aynımı?? olacak teranelerini çıkartanların ?Bir kale daha elden  gidiyor? hezeyanlarıyla açığa vurulan ifşaatları yıllar ,yılı inatla uygulanmamış olunsaydı.

      Bunların milletin sırtından sağladığı rantlarla sahip oldukları kendi  konumlarını korumak isteyen statükonun vatandaşın önünü sürekli kesmesi nedeniyle sahip olduğumuz  sınırsız hazinelerimizi  maalesef şimdiye kadar ahkkıyla değerlendiremedik.

    Bu nedenlede  Anadolu?daki Devlet geleneğimizin bile 1000 yıldan fazla olmasına rağmen ilimde,teknolojide daha dün kurulan İsrail?e bile yıllarca muhtaç ve bağımlı hale geldik.

     Ülkemizin Milli bir devlet olarak Statükodan kurtularak vatandaşlarının önünü olabildiğince açan, statükoya dayanma yerine medeni milletlerdeki gibi  asıl vatandaşlarına dayanan.

    Onların önünü kesmeye çalışanların ise tamamen medeni hukuk içinde bertaraf edildiği bir sistemin yeni Anayasa ile sağlanması ve ülkemizin hak ettiği tüm maddi ve manevi kalkınmayı en kısa zamanda ulaşmasıyla vatandaşlarının maddi ve manevi mutluluğa kavuşması dileğiyle.

     Cumhuriyetimizin 91. Yıldönümü milletimize kutlu olsun.

 

       Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun.


29.10.2014 00:00:00

Ali Genç

Statükoya Değil Cumhur`a Dayanan Cumhuriyet

Statükoya Değil Cumhur?a Dayanan Cumhuriyet