2013 yılında şaksımla ilgili görsel ve yazılı olarak yapılan iftira dolu hakaret ve iftiralar yazanlar olmuştu. Bazen bunlara kısaca değinsem de detaylarına girmeden sizlerle paylaşmaya çalışmıştım. Ama genel olarak cevap verme gereği duymadan hukuk yolunu tercih ettim. Bundan sonrada bu yolu takip edeceğimi yazmıştım. Açtığım 4 hakaret ve iftira davalarından üçü sonuçlanmış bulunmaktadır. Sonuçlanan davalarda şahsıma yapılan saldırılarda bunu yapanların üçü de ceza almış bulunmaktadır.

      Davanın birisi de önümüzdeki günlerde görülecek, inşallah o zatı muhteremde gerekli hukuki cezayı alacaktır. Bir zurnanın son deliği ara sıra ismimi vermeden şahsımı hedef alarak iki tane yazı yazdı. Bu yazıları saklıyorum ve beklemedeyim onunda gereğini yapacağım.

      Ceza almak yeterli olacak mı kesinlikle yeterli olmayacak. Sırada bu üç şahıs hakkında tazminat davası gelecek, onlardan alacağımla Kayseri Belediye Başkanı Sayın Özhaseki gibi sucuk dağıtacağımı söylemiştim. Tazminat davaları sonuçlanınca bunları yapacağım.

      Zaman zaman şunu düşündüm, ben haşa ne büyükmüşüm ki, her yazdığım yazı olay oluyor ve kendi düşüncesi doğrultusunda yazmadığımı gören bazı hazımsızlar hemen başlıyorlar Erdoğan Kaya hakkında iftira ve saldırıya. Herkesin beğeneceği ya da seveceği bir yazı yazmamız mümkün değil. Ben kendilerinin fikir ve düşüncelerine saygı duyuyorum, onlarda benim fikir ve düşüncelerime saygılı olmak yerine saldırıya geçiyorlar.

      Efendim ben Ak Partinin tetikçiliğini yapıyormuşum, falan Milletvekillerini koruma altına alıyormuşum veya falan Belediye Başkanından kaç lira almışım. Yazının içeriği ile ilgili eleştirilere her zaman açığım, ancak yazının içeriğini ilgilendirmeyen hakaretler ediliyor.

      Bazen benim yazdığım kitaplar bazılarının bir tarafına batıyor. Kaç kitap sattığımı ve bundan ne kazandığım sorgulanıyor. Be kardeşim yazabiliyorsan halkımıza yararlı olan kitap yerine sende hayatını yaz ben sana sponsor olayım. Efendim bir toplantıda ben çok fazla itibar görüp başköşelerde oturtuluyormuşum. Bunu kıskanacağına sen benim önüme geçecek çalışmalar yap elini öpeyim. Marifet kıskanmakta değil, maharetli çalışmalarda.

      Memleketin o kadar konusu ve problemi varken onları bırakıp bana saldırılmasının altında tamamen hazımsızlık ve kıskançlık var. Ben zaten onları adam yerine koyup cevap verme gereği duymuyorum. Avukatım sağ olsun saldıran kişiler hakkında gereğini yapıyor.

      Birisi bana yazıyor, “ sen tarafsızlığını yitirdin Ak Partinin yandaşı oldun” diyor. Hâlbuki bir gazeteci olmadığı halde kendisi bile bir tarafın insanı olması hasebiyle bana bunu yazarken hiçbir gazetecinin tarafsız olmadığını bilmeyecek kadar zavallı. Bir insan tarafsızım diyorsa dönek kimsedir, o adam her yere döner. Hiçbir insan tarafsız değildir, tarafsız gibi görünse de mutlaka bir tarafı vardır.

        Şöyle ulusal gazetelere bir göz atın bakalım orada tarafsız bir yazar görebilecekmisiniz. Görmeniz mümkün olmadığı gibi tarafsız bir yazarda yoktur. Benimde elbette bir tarafım var, milliyetçi ve muhafazakâr bir insanım. Bu yönde fikirlerim var elbette onları savunacağım.

     Bizim ülkemizin en hassas yönü yolsuzluk ve rüşvet konusundadır. İnsanların yıpratılması en güzel bu tarafıyla yapılıyor, çamur at tutmazsa izi kalsın misali. Söylediğin bir şeyin ispatı varsa söyleyeceksin, yoksa iftira etmeyeceksin. Kaç lira aldın kaça sattın lafı ucuz ve basit laflar. Ama manevi olarak çok ağır laflar. Mahkeme de İspatını isteyince öyle diyorlar diye dansöz gibi kıvırıp inkâr etmeyeceksin. Erkek gibi söylediğin sözün arkasında duracaksın.

      Kamuoyuna yalan beyanda bulunacaksın, mahkemeye gelince de ben Erdoğan Beyi kastetmedim onu severim, öyle diyorlar diye kıvırıp kurtulmaya çalışmayacaksın. Söylediğin sözün arkasında duracaksın. İspat edemiyor ve duramıyorsan yaptığın iftiraların cezasını böyle görmeye devam edersin. Sonra gelip benden özür dileyip davadan vazgeçmemi istemeyeceksin. Bu gidişle daha çok elimi öpmeye gelip af dileyen sahtekârlar olacak.