Kuran-ı Kerim´de 1000 aydan daha hayırlı olduğu belirtilen bu gece, ilk zamanlarda camilerde Kuran-ı Kerim okunarak kutlanan ?Kadir gecesi? Osmanlılar zamanında çok canlı olarak kutlanmıştır. Bilindiği üzere bu gece Ramazan ayının 27. gecesi olup Kuran-ı Kerim´in indirilişinin yıl dönümüdür. İslam âlemi için son derece önem taşıyan bu bereketli gece, Osmanlı sarayında ve İstanbul´da diğer kandil günlerinde olduğu gibi mevlid-i şerif ve Kuran-ı Kerim okunarak geçirilir. Birçok kişi padişah tarafından saraya davet edilirdi.

     Osmanlılarda Sultan 2. Mahmut döneminde camiler aydınlatılıp, minarelerde kandiller yakıldığı için mübarek addedilen ?mevlid, regaip, miraç, beraat ve kadir geceleri? ne kandil geceleri deniliyordu.

      Bu gece Ramazan-ı şerifin son on gününde gizli olduğuna inanılan ancak yaygın bir kanaate göre ayın 27. gecesine tekabül eden bir gecedir. 5 ayetten oluşan Kadir suresinde bu gecenin 1000 aydan hayırlı olduğundan bahsedilmektedir.

     Osmanlı devletinde kadir gecesi hem sarayı hem de halkıyla en özel şekilde ihya ediliyordu. Osmanlı toplum hayatında zengin bir geleneğe sahip be gecede Ramazan-ı şerifin başında okunmaya başlanan hatimlerin kadir gecesinde veya öncesinde tamamlanıp hatim duasının o gece yapılmasına dikkat edilirdi.

     Büyük camilerde yapılan dualar sabaha kadar sürerken, kadir gecesinden nasibini almak isteyenler, yatsı ve teravih namazının yanı sıra ?kadir namazı? adıyla anılan nafile namazı da camilerde kılıyorlardı.

          Kadir Alayı?

     Kadir gecesi kutlamalarına saray erkânı da katılıyordu. Padişah ve saray halkıyla devlet erkânı iftardan sonra kutlamaların yapılacağı camiye giderken, güzergâhta ?Kadir alayı? adıyla bir yürüyüş düzenlenirdi. Bundan dolayı alayın geçeceği güzergâhtaki yollar önceden tamir edilir, fenerle, kandiller ve meşalelerle donatılarak aydınlatılır, binalar elden geçirilip boyanırdı. Güzergâhın uygun yerlerine de halkın alayı rahatça seyredebilmesi için oturma yerleri yapılır, bilhassa harem arabalarıyla seyre gelecek olanlar ve diplomatlar için özel alanlar tahsis edilirdi.

     ?Muhteşem? olarak nitelenen kadir alayı sırasında haremde bulunan kadınlar ve sultanlar, iki atın çektiği arabalara binerler, meydanda kendileri için ayrılan yerde dururlardı. Namaz bitinceye kadar meydanda atılan fişekler seyredilir ve namazdan sonra kadın efendiler, sultanlar şehirde bir tur atar daha sonra hareme dönerlerdi.

     Sultan 2. Abdülhamit dönemi kandil gecelerinde davetliler resmi üniformalarını giymiş olarak saraya gelirler, mevlid başlamadan önce padişah ve serasker paşa tarafından rütbe ve protokole göre kabul edilirlerdi. Daha sonra mevlidi icra edecek olan Hamidiye cami baş imamı ve Mızıka-i hümayun´un müezzinleri yerlerini alırlardı. Padişahın ?oturunuz? sözüyle kendileri için hazırlanan minderlere oturan misafirlere mevlid sırasında gülsuyu ve akide şekeri ikram edilirdi.

     Mevlid bitince padişah başta olmak üzere tebriklerini sunan davetliler süslü sepet ve kutulardaki Hacı Bekir şekerlemeleri ile uğurlanırlardı. Saray erkanı ile yapılan tebrikleşmenin ardından sona eren kandil gecesi ibadet ve dua ile geçirilirdi.

     Yine bahsettiğimiz kandil alayında İstanbul camilerinin minareleri mahyalarda kandillerden bahseden ayetlerle süslenirdi. 2. Mahmut zamanından beri süregelen bir adet olarak evlere, dükkânlara ve yollara fenerler asılır ve 5 pare top atılırdı. Kadir gecesi günü iftardan sonra teravih namazını kılmak için camiye giden padişah yol boyunca Cuma selamlıklarında olduğu gibi ?Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var? nidalarıyla selamlanırdı.

        Kadir Gecesi 5 Asır Boyunca Ayasofya´da İhya Edildi?

     Kadir gecesi merasimleri fetihten itibaren önceleri Ayasofya´da sonraları ise padişahın arzusuna göre belirlenen bir selâtin camisinde( sultanların ve eşlerinin yaptırdığı birden çok minaresi olan camiler) düzenlenirdi.

     Hünkâr imamı ve müezzinlerinin, törenlerin yapıldığı camilerde halkın karşısına çıkması ise halk için ayrı bir heyecandı. Büyük kalabalıkların katılımıyla gerçekleşen bu merasimlerde güzel sesli imamların her rekâtı farklı bir makamda kıldırdıkları teravih ve kadir namazları, müezzinlerin rekât aralarında okudukları ?elveda? nakaratlı ramazan ve kadir gecesi ilahileriyle ziyafete dönüşürdü.

     Fatih Sultan Mehmet zamanından başlayarak müzeye çevrilinceye kadar 5 asra yakın bir süre Ayasofya camiinde düzenlenen Kadir gecesi kutlamaları İslam dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamla yapılmıştır.

         Leyle-i Celile-i Kadr Alay-ı Valası

     Hicri 27 Ramazan 1323, Miladi 24 Kasım 1905 yılında ikdam gazetesinden ?Leyle-i Celile-i Kadr Alay-ı Valası? başlığıyla kadir alayı şöyle anlatılmaktadır.  

     2. Abdülhamit, yanlarında Şehzade Burhaneddin Efendi ve serasker Rıza Paşa olduğu halde saat 1.30 sıralarında Hamidiye camiine gitmiştir. Namazdan sonra Hamidiye Camii kürsüsü şeyhi Şerif Efendi tarafından beliğ bir vaaz verilmiş ve dua edilmiştir. Padişahımız saat 3 civarında kalkarak sarayına dönmüş, bu sırada yol boyunca tazim ve ihtiramla dizili askeri kıtalardan yükselen ? Padişahım çok yaşa? sesleri ortalığı inletmiştir. Leyle-i Kadr münasebetiyle Yıldız sarayı ve Hamidiye Camii pişegahındaki saat kulesi ve başkentin her tarafı kandillerle aydınlatılmış, camiler dolup taşmıştır.

     Kadir gecesi için Beşiktaş sarayı sahilinde bulunan Ertuğrul, İstanbul, Aynalıkavak vapurları ve diğer gemilerle Galata Yangın Kulesi kandillerle aydınlatılarak, fakir fukaraya atiyyeler, sadakalar dağıtılmış, Hazine-i Celil-i Evkaf-ı Hümayun tarafından Beşiktaş´ta Sinanpaşa Camisi´nde ve Yıldız Sarayı´nda iftar sofraları kurulmuştur. Ayrıca hırka-i şerif ve hilye-i şerifler fetih ve küşad olunarak hazır bulunanlara gösterilmiştir.?

      İşte bu bilgileri veren gazete bize Osmanlı döneminde Kadir gecesinin nasıl idrak edildiğini en güzel şekilde tasvir etmektedir.

        Topkapı Sarayı´nda Kadir Gecesi?

     Osmanlı devletinin sonlarına doğru padişahlar Topkapı Sarayı´nı terk edip Dolmabahçe Sarayı başta olmak üzere diğer dış saraylarda yahut mevsimlik köşklerde otururlardı. Fakat Kadir geceleri mutlaka Topkapı Sarayı´na gelip atalarının evinde iftar eder, yatsı ve teravih namazlarını da şeyhülislam hazretlerinin arkasında Topkapı Sarayı´nda kılarlardı.

      Ardından yapılan kadir gecesi dua törenine katılır, hatta bazen Topkapı Sarayı´nda gecelerlerdi. Padişahlar geldiğinde Topkapı Sarayı´nda mükellef bir iftar sofrası kurulması ve padişahın özel olarak hazırlanmış yumurta yemesi bir hanedan geleneğiydi. Bu yumurtaya ?Yumurta-i Hümayun? denir, özenle hazırlanırdı.

        KAYNAKLAR:

     Osmanlı Sarayları, Saray Hayatı ve Harem ? Yavuz BAHADIROĞLU ? İstanbul 2013

      Osmanlı Ansiklopedisi ? Fazilet Neşriyat ? İstanbul 2000


29.06.2016 14:31:05

Asude Usluer Uğurlu

Osmanlı´da kadir gecesi nasıl ihya edilirdi?

Osmanlı´da kadir gecesi nasıl ihya edilirdi?