Her ömrün bir hikâyesi duyulur kulaktan kulağa. Bu hikâyeler içinde yaşanan birçok acı, hüzün, ihtiras, aşk, sevgi, hasret, özlem ve can alıcı nokta olan öz deneyimler yer almaktadır. Yaşanmışlıklarda hep mutluğu ararız. Doğumdan ölüme giden hayatta duygulu anlar yaşarız, acı çekeriz, hüzünleniriz, arzularız işte her ömürde çekilenlerin ortak olduğuna kimse inanmak istemez, doğumdan ölüme gider hayat. Yaşam çizgileri farklıdır elbette alın yazısı gibi, kimine kolay gelir kimine zor. İklimleri değiştirsek de yaşananlar peşimizden gelir, adımlar ileri atılmak istenir, sorumsuzca çıkarlara dayalı adımlar girdap döngüsünde çektirir hayatı. Bir sabah kalkığınızda sorun bakalım kendinize, aynalar olmadan gözlerinizin içine bakın, kendinize bakın, yüzleşme diyelim buna. Hak edilenlere bakın, arzulananlara bakın. Düşleyin şimdi ?´umutlarım mutluluğa döndü mü?´´ sorusuyla davranışlarınızı ve size olan davranışları yargılayın. Dünden bu güne neredeyim, engelleri aşabildim mi?  Suçlamak kolaydır biri ya da birilerini, bilerek veya bilmeyerek yapılan seçimlere uzansın duygularınız, saygıda edilen kusurlara bakalım, ne kadar içteniz bu hayatta.

Kızgınlıklar, öfkeler, cesaretler ne kadar yaşandı, kaçışlarımız nedendir, yaklaşımlarımız, yakarışlarımız kimedir?  Yaşamda özgür müyüz yoksa yarınlarda yapılacak hesaplaşmalarda kimle yüzleşeceğiz, insanlar sevgiyle baksa ve ömründe bir hikâye olduğunu bilse dünyasal zenginliklerin dünyada kaldığını bilse, ya da bildiği halde bilmiyormuş yapma oyununu sürdürenlerden olmasa, ömür hikâyelerine yön veren iradelerinin olduğunu o an anlarlar.

Düşleyelim. En sevdiklerimiz nedir, ne kadar ve ne zaman değer veriyoruz? Sizin peşinden gelmenizi istediğiniz ya da yanınızda olmanızı istediğiniz kimselere komutan mısınız? Emirlerle mi sürüyor hayat? Neler yaptık geçen ömürle, dengeler kuruldu mu yoksa biz teraziyi kendimize göre mi kurduk. İşte o an suçluluklar zinciri sarar bizi. Önce insan kendinden özür dilemeli, sonra af dilemeli, biz hiçbir canlının yaşamını esir alamayız. Huzuru ve dinginliği ararken bir sığınağımız olmalı. Derin bir nefes alın ve gözlerini kapatın bakalım; yüreğiniz, aklınız ve nefsinizle hesaplaşın, neler hissedeceksiniz. Sadece yaşamın dış şartlarını düşüneceksiniz, iç dünyanızı açın bakalım, kendinizi görün, haklılıkları ve haksızlıkları düşüneceksiniz belki de size yapılan. Size yön verenlere saygıyı ömrünüzde olağanlaştırın, insanları oldukları gibi kabul edin kendinize göre değiştirmeye çalıştığınızda çatışmaların olduğunu göreceksiniz. Doğduğunuz günde size uzanan şefkat ve sevgi ellerini gönülden öpün, istek ve arzularınızı şekillendirirken onlara da bir yer verin. Saygı duyarak sevgiyle bakmayı öğrenin, eğer bunları biliyorum ben zaten yapıyorum diyorsanız yürüdüğünüz yaşam yolu size dünya dışında da güzellikler sunacaktır. Kalpleri kırmadan çözümler bulun. Yaradan´ın size verdiği özellikleri kullanın, kimseyi küçümsemeyin. Hırslara yenik düşmeyin, kibir ve gurur her canı yönlendirebilir, inancınız size güç katacaktır. Enerjinizi verin yaşamla bütünleşmenin en güzel yolu budur. Şefkat ve anlayış çizsin yönünüzü, sizi kucağında şartsız taşıyanlar size sevgi tohumlarını da ektiler biliyor musunuz?  Onları aşkla sulayın ve yeşillendirin. Mülkün ve kariyerin siz getirdiği yerde cesaretle yaşayabilirsiniz, ancak hayatta seçme kararınızın da olmayacağı şeyler olduğunu bilin. Ruhunuza ihanet etmeyin, yapacağınız her düşünce ve harekette sevgi akışı olsun. Kalbinizi sevgiye açın, ruhunuzla ve benliğinizle sevin hayatınızı, bir sonu olduğunu bilseniz de. Son olarak yaşamınızı, sevginizi, zamanınızı bildiklerinizi insanlarla paylaşın ve yeniden bakın ömür hikâyenize ve gülümseyin gözleriniz yaşlarla dolu olsa da?

Yavuz Bayram Çalışkan ( Şiirhan )

 


6.11.2016 16:19:00

Y.Bayram Çalışkan

Ömür Hikayesi

Ömür Hikayesi