Ordu mensuplarının Askeri okula kayıtlarının yapılmasından itibaren yeme, içme, barınma ve eğitimleri için gereken her şeyleri milletin dişinden tırnağından arttırarak, hatta bakmakla yükümlü oldukları çoluk çocuğunun boğazından bile keserek direk olarak devlete verdikleri vergilerle.

    Yine vatandaşlarımızın matbu resmi evrak ile ehliyet, plaka, pasaport nüfus cüzdanı, silah ruhsatı, iş yeri açma ruhsatı,seyahat,tüm yeme,içme giyim ve yakıt alımında akla gelebilecek,gelmeyecek bir çok hizmet alımı için ödenenlerinden sağlanarak elde edilen vergilerle okutuluyorlar.

   Hemde nasıl okuma?

    Öyle bir okuma ki okula adımını atar atmaz mezun oluncaya kadarki kırtasiye, kitap,okul kıyafetlerinin ve iç elbiselerinden çorapla, ayakkabıya ,yatakhane ve dinlenme yerleri ile okullarına gelip gitme servisleri ve harçlıklarıda milletin vergilerinden karşılanıyor

     Tabiri caiz ise yalnız kuru canlarıyla askeri okullara girenler ekmekleri ellerine geçinceye kadarki teorik ve pratik eğitimlerini milletin cebinden yapıyorlar.

    Her şeyleri millet tarafından karşılananlar göreve gelir gelmez kendilerine bu imkanları sunan velinimetleri, sahipleri ve efendileri milletimize minnet duymaları gerekmezmiydi?!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    Fakat askerler gibi her şeyleri millet tarafından sağlanan Yüksek Yargı mensuplarının da su üstünü tutanlarının şimdiye kadar ekserisi.

    Onlara gibi her şeyleri millet tarafından karşılanan Üniversite profesörleri ile Üniversitelerin Rektörleri ile, fakülte dekanlarının da sahiplerine minnet duyguları ile hizmette ve hürmette kusur etmemeleri gerekmezmiydi?

    Gerekirdi gerekmesine de gerekenler yapıldımı?

    Maalesef 27 Mayıs 1960 öncesi bu darbeye ortam hazırlamak için ve bu darbenin ardından.

    12 Mart öncesi ve 9 Mart darbesini önlemek bahanesiyle kendileri darbe yapanların millete yaptıkları dayatmadan sonra.

    12 Eylül 1980 öncesi ve darbenin ardından bu darbeleri gerçekleştirenler kadar bunlara yandaş olan Üniversite hocaları ile yüksek yargı mensuplarının o zamankilerin subaşlarını tutan Meslek Odalarıyla Sivil Toplum Kuruluşlarının ekseriside askerlerin yaptığına direk veya dolaylı olarak çanak tuttular.

     Sadece onlarmı o zamanın Disk’i,Türk İş’i,Tobb’u,Tesk’i,İşverenler Sendikası gibi kurumlarda, merkez medya organlarıda kendilerinin velinimeti olan milletin karşısına geçerek sahipleri olan efendilerinin iradesine karşı nankörce kendileri gibi  yedikleri ekmeğe ters bakan darbecilerin yanında oldular.

   DARBEYİ DESTEKLEYENLER BUNU CEPLERİ İÇİN YAPTILAR!!!!!

      Salı günü Aksaray Yeni gün ve Güncel gazetelerindeki köşemde yazdığım yazıda örneklerini vermiştim.

     Bu yazımda  28 Şubat dönemindeki paşalardan emekli olduktan sonra Bankaların cukkası yüksek, hatta kallavi yönetim kurullarına girenler örneğinde olduğu gibi darbeleri yapanlarla destekleyenlerin genel ekserisi bu puslu havadan olabildiğince maddi ve manevi olarak rantlanmak için millet karşıtlarının yanında yer aldıklarını atandıkları kallavi görevlerinin neler olduğunu isimleriyle birlikte yazdım..

 ALLAH(C.C.)’INDA BİR HESABININ OLDUĞU AKILLARINA GELMEDİ!

    Her şeye Aristo’nun düz mantığı ve Darvinist düşünceyle bakanlar yeryüzündeki en büyük gücün millet değilde elinde milletin aldığı silahı bulunduranlar olduğu gafletine kapıldılar.!!!!

 MUHTAR BİLE OLMAYAYACAK MANŞETİNİ ATTIRDIKLARI RECEP TAYYİP ERDOĞAN 12 YILLLIK YÖNETİMİYLE DÜNYA LİDERİ OLDU

    “ Silah kimdeyse güç ondadır” sakat fikrinin cazibesiyle velinimetleri ve efendileri olan milleti sinek gibi görenler birde Allah(C.C.)’ın hesabının olduğunu unuttular!!!

     Bu unutkanlıklarıyla da legal bir şiiri okuyan dönemin İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı mahkûm ettirdikleri davanın hukuk’u guguklaştıran brifingli sözüm ona yüksek yargı organlarına da illegal suçlarını onaylattırdıktan sonra ”Muhtar bile olamayacak” manşetini gazetenin irisine attırdılar.

     HÜSEYİN KIVRIKOĞLU” 28 ŞUBAT 1000 YIL SÜRECEK(!)”

      Ellerindeki milletin parasıyla alınan silahlarıyla kapıldıkları gururla öylesine ileri gittiler ki yaptıkları darbenin 40 nesile tekamül eden 10 Asır yani 1000 yıl süreceğini söylediler!!!

     Onların hesabını alt  üst eden Rabbimizin izni keremiyle 2002 Genel Seçimlerinde,2004 Mahalli seçimlerinde,2007 yılının 27 Nisan gecesi yayınlanan E Bildirisinden sonra yapılan 22 Temmuz 2007 Genel seçimi,aynı yıl yapılan anayasa değişikliği,2010 yılı 12 Eylül Anayasa referandumu,2011  yılı 11 Haziran Genel Seçimlerinde seçmenlerin desteğini arttırması karşısında yerle yeksan oldular.

       28 Şubatçıların son kırıntıları olan baskıcı genelgelerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 13136 sayılı 14 Aralık 2010 tarihli gizli genelgesiyle ortadan kaldırıldı.

      Şimdilerde kendileri ile ağa babaları 12 Eylül’cülerle birlikte yargıda yaptıklarının hesabını veriyorlar.

     Herkesin bir hesabının olduğu gibi alemleri Yaratan Mabudumuz unda, Onun yer yüzündeki halifeleri olan milletinde bir hesabının olduğunun en somut kanıtı olan bu gelişmelerin herkese ders olması dileğiyle.

       Cuma’nız Mübarek Olsun.

 

       Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.


28.02.2014 00:00:00

Ali Genç

Millet`in Ömrünü 987 Yıl Kısalttığı Darbe :`28 Şubat`!!!

Millet?in Ömrünü 987 Yıl Kısalttığı Darbe :?28 Şubat?!!!