Padişahlarımızın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticilerimizin ne yazik ki mağdur yaratmada sanırım dünyada ön saflarda yer almaktayız. Padişahlarımız, yargısız sadrazam ve vezir kellesi almakta veya Mısıra, Taife, Fizan’a sürgüne göndererek vede varlıklarına el koyarak, arkada mağdur bırakmakta epey mahirdiler.
Tanzimatçılar, iktidarı ele geçirince birçok kesim derin nefes aldı, sandılar ki bundan böyle hukuksuz bir şey yapılmayacak ne yazik ki bekledikleri olmadı, fikirlerine ve yanlışlarına karşı çıkanları yargısız, 
Sorgusuz- sualsiz saf dışı etme ve sürgüne gönderme görevini üstlenerek, mağdurlar zincirine daha da çok okur-yazar, hak-hukuk diyen insanları ve ailelerini mağdur ettiler.
Tanzimatçıları saf dışı eden İttihatçılar da iktidarı ele geçirince, birçok mağdur olanlar yine sevindiler, bundan böyle sorgusuz-sualsiz ve yargısız kimse sürgün edilmeyecek, mal varlıklarına el konulmayacak, cezalandırılmayacak diye. Ne yazik ki padişahları ve Tanzimatçıları arattırmayacak sürgünler olduğu gibi öldürmeler devreye girerek daha beteri oldu.
Çünkü İttihatçılar o kadar karışıktı ki içlerinde, Türklüğü, İslamlığı, Osmanlıyı kurtarmak isteyenlerden, İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya, Ortadoğu’ya bağlı olanlardan ne idüğü belirsizlere kadar binlerce sözüm ona taraftar oluştu. Bütün bunların arkasında, Avrupa ülkeleri vardı ama daha acısı, Türklerin ve Müslümanların gafleti ve hıyaneti de vardı. Gaflet ve hıyanet tedbiri önledi.
Cumhuriyet kuruldu, anayasa ve kanunlar yapıldı, devletin ve milletin idaresi bu kanunlara göre yapılmasına rağmen devrimlere ve laikliğe karşı çıktın, çıkmadın tartışmaları yüzünden kanunlu veya kanunsuz, cezalandırmalar azda olsa durmadı. 
 Türkiye, ayakları üzerinde durmaya başlayınca, lanet olası 1960 ve 1980 ihtilalleri geldi. 1960 ihtilali ülkeyi on yıl idare eden bir partinin köy temsilcisine kadar aşağıladı ve en son on yıl başbakanlık ve bakanlık yapan üç kişiyi astı ülke insanını ikiye böldü, MAĞDURLAR oluşturdu.
1980 ihtilali ise hem halkı ikiye böldü hemde sağda ve solda yüzbinlerce genci silindir gibi ezerek Türk gençliğinin, ülke için idealini ve gelecek düşüncelerini kökten bitirdi, 2019 yılında halen gençlik kendine gelemedi. Çanakkale harbi, üniversiteli gençlerimizi elimizden aldı diyen tarih, 1980 ihtilali Türkiye gençliğinin idealini yok ederek, umutları MAĞDUR etti.
 Halen ne olduğu, nasıl olduğu, devletin bütün kademelerine, özellikle, siyasi alana ve kilit noktalarına nasıl sızdığı çözülemeyen ama yüzbinlerce insanı kullanan, daha da önemlisi devletin bütün kurumlarını felç eden, Amerikan ve İsrail projesi olan Fetö örgütü bu güne kadar olan bütün mağduriyetleri geride bırakan MAĞDURİYET yarattı. 
 Her yönüyle ilerleme ve kalkınmaya devam eden, Dünyaya, demokrasiye ve kanunlara göre idare edilen her yönüyle kalkınan, Türkiye dedirttiği bir anda, kimsenin içinden üç yıl geçmesine rağmen halen çıkamadığı 15 Temmuz 2016 da ABD, İsrail, İngiltere nin planladığı, Fetö İHTİLAL hareketinin, ülkemizde yarattığı MAĞDURİYETİN eşi benzeri dünyada görülmemiştir
Savcı, Fetö cü diye dava açıyor, aradan kısa bir zaman geçiyor aynı savcı Fetö cü çıkıyor, hâkim Fetö cü diye ceza veriyor aradan kısa bir zaman geçiyor hâkim Fetö cü çıkıyor. Polis, tutanak tutuyor Fetö cü diye aradan az bir zaman geçiyor polis Fetö cü çıkıyor, vatandaş sadece ibadet kısmı ile ilgilenmiş veya Asya Banka para yatırmış ya açığa alınmış yahut ceza evinde tutuklu, üstelik mal varlığına da el konulmuş.
Hülasa milli birliğin yara aldığı, insanların birbirinden şüphe ettiği, aile birliğinin zedelendiği, insanların Fetö cülükle tehdit edildiği ve gerçekten de başarıldığı durumdan ülkenin hiç vakit geçirmeden çıkarılması gerekmektedir.
Mağdurların, mazlumların ahı dağları delecek, demiri eritecek, yürekleri yakan, vicdanları sızlatan durumun halli, hukuksal belgeden yoksun bütün mağdurlar için kapsamlı Genel AF çıkarılması yarayı saran tek çözümdür.                                                                 Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.

 


3.11.2019 13:56:00

Rasim Gül

MAĞDURLAR ÜLKESİ, TÜRKİYE