Malumunuz bu sene en kurak dönemimizi yaşıyoruz. Sürekli yağmur duasına çıkmamıza rağmen bir türlü rahmet alamıyoruz. İlimizin her bölgesinde yağmur duaları yapılıyor, bende birkaçına katıldım. Cenab-ı Hakkın bunu vermemesinin birçok hikmetleri yanında vahşice kullandığımız yeraltı sularını arar duruma geldik. Mahsullerin sulamasına bulamadığımız yağışı bu gidişle içmede de bulamayacağız. Belediye Başkanımız Sayın Haluk Şahin yazgı içme suyumuz ile ilgili çalışmaları başlattığını biliyorum, ama biraz daha hızlandırmalı.

      Kul olarak neden rahmet alamadığımızı oturup düşünmemiz lazım. Bu konuda bende dahil hepimiz oturup düşünmeliyiz, dualarımız neden kabul görmüyor. Kul olarak neler yapıyoruz, rabbimize ne kadar şükrediyoruz buna bakmak lazım. Bunun için kuraklıkla ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursi Emirdağ Lâhikası, 14 mektup s. 72 yağmur duası ve duaların neden kabul edilmediği konusunda güzel tespitler yapmış. Bazı bölümleri paylaşalım:

      “Nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatı, şükürdür. Biz şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celb ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev-i beşer tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.

       Birinci nokta: Nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatı, şükürdür. Biz şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celb ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile, nev-i beşer tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
     İkinci nokta: Hadiste var ki: “Hatta deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hatta bizim de nafakamız azalır” derler. Evet, bu zamanlarda öyle günahlar, zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor, masum hayvanlar da azap çekerler.
     Üçüncü nokta: Âyette vardır: “Öyle musîbetten kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlûmlar da içinde yanar.” (Enfal Sûresi: 25.) Çünkü, musîbet-i âmmeden masumlar harika bir tarzda, yangın içinde selâmette kalsalar, hikmet-i diniye bozulur. Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. O vakit, Ebu Cehil gibi fenalar, aynen Ebu Bekir-i Sıddık Radıyallahu Anh gibi tasdik ederler. Onun için, musîbet-i âmmede masumlar da belâ çekerler.
     Dördüncü nokta: Şimdi, malda ve rızıkta hilelerle sûistimal ile, rüşvetle çok haram karıştığı ve ekinciler kendi malına hakkıyla sahip olmadığı ve on adamdan iki-üçü tam rahmete müstahak ise, ekincilerin malından istifade edenlerden beş-altısı ya zulümle, haram karıştırmakla, ya şükürsüzlükle rahmete istihkakını kaybediyor.
     Altıncı nokta: Yağmursuzluk bir musîbettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinane yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve Sünnet-i Seniyye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.
       Hem böyle umumî musîbetler, ekser nâsın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.
      Biz Risale-i Nur şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyoruz. İşte, Denizli’de mahkemeye verilen cüz’î bir kısım Risale-i Nur, sahiplerine iadesinin aynı zamanında, burada dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları aynı vaktinde, bu yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risale-i Nur’un serbestiyeti cüz’î olmasından, rahmet dahi cüz’î kaldı. İnşaallah, yakında benim de risalelerim iade edilecek, tam serbest ve intişarı küllîleşecek ve rahmet dahi tam olacak.”

     Bu sözlere ne eklenebilir ki, rahmetsizliğin işlenen günahlar sonucu bize bir uyarı ve ihtar olduğu anlatılmaktadır. 70 bin, bir rivayete göre 7 bin evliyadan bahsediyoruz, onunla övünüyoruz ama onlara yakışan ne tür yaşam işinde yaşıyoruz? Biraz yaşantımıza hepimiz bir bakarsak nedenlerini daha iyi anlarız her halde.

 

 

 


1.05.2014 00:00:00

Erdogan Kaya

Kuraklıkla bize verilen ihtar

Kuraklıkla bize verilen ihtar