Bugün yazıma merhum Arif Nihat Asya´nın şu veciz sözleriyle başlamak istedim.

Bizi sen, sevgisiz, susuz, havasız

Ve vatansız bırakma Allah´ım

Ben bu şiiri her okuduğumda duygulanırım, üzülürüm, aklıma Suriyeli kardeşlerim gelir, Arakan gelir, Filistinli kardeşlerim gelir veya vatansız kalmış mazlumlar gelir.

Biz, muhacir kavramını nerden biliriz ki?

O duyguyu nerden bilelim? İnsanoğlu yaşamadığı duyguyu bilemez ki!

Ne bilelim Peygamber Efendimizin Mekke´den Medine´ye Hicretini, Vatanımızdan sürülüp muhacir olmadık ki hiç.

 O günleri sadece kitaplarda okuyup anlamaya çalıştık. Demek ki pekte anlayamamışız!...

Vatansızlık veya vatanından ayrı kalma duygusu nasıl bir duygudur?

Kulaktan duyma ve kitaptan okumak ile damarlarına kadar yaşamak hiç bir olur mu? Tıpkı ?siyah ile beyaz? gibi

Hiç mi bilmiyoruz?

Hattı zatında kalbinde iman şuuru olan birazcıkta İslam tarihini okuyan herkes bilir.

Eğer vicdanlar bunu bilmiyorsa veya bilemiyorsa, o vicdan sahibi insanlar, Peygamberimizin VEDA HUTBESİNİ bir kere okusun.

 Çünkü o kâinatın efendisi insan olmanın sınırlarını çizmiş, kotalarını koymuştur.

İnsan olmanın bütün kanunlarını yasalarını VEDA HUTBESİNDE bulabiriz.

Hiç uzaklara gitmemize gerek yok, gelin yakın tarihimize bakalım.

Suriye bizim için en güzel örnek. Esat zulmünden vatanları, toprakları elinden giden Müslüman kardeşlerimiz "Ümmetin Son Kalesi" dediler, bizi ana şefkati kabul edip, huzur kalemiz, güzel ülkemiz Türkiye´ye sığındılar.

Onlar muhacir, biz ise ensar olduk.

Neden Ensar görevimizi tam manasıyla yapamadık veya yapamıyoruz?

Nerde bir Suriyeli görsek bir düşman gibi bakıyoruz.Elimizden gelse bir kaçık suda boğmak istiyoruz.

Niye onları muhacir değil, sıradan bir turist olarak, istismar edilecek insanlar olarak görüyoruz.

 Neden onları Allahın bir emaneti olarak görmüyoruz? vicdanımız, imanımız niye bu kadar zayıfladı?.

Suriyeli kardeşlerimizin arasında da kötü insanlar var, nefsine uyanlar var.

 Bizim içimizde nefsine uyan, kötülük yapan, her türlü kötülü mubah görenler çıkmıyor mu?

Bir Suriyeli kötülük yapınca hepsini genelleyip "Suriyeliler ülkeyi terk etsin." demek bir Müslüman yakışır mı?

Geçtiğimiz günlerde Suriyeli bir bacımız ve yavrularıyla birlikte katledildi.

Eğer bu kardeşimiz, Suriyeli diye, hiçbir suçu yok iken katledildiyse, bu ırkçılık değil de nedir? Irkçılık yapanlar Allahın, Rasulullahın ve Ecdadımızın sevmediği insanlardır.

Ailesinin namusu için Türkiye´ye geldiğini söyleyen Suriyeli kardeşim, cenazelerini aldı ve "Artık Türkiye´de kalmaya gerek kalmadı." dedi.

Neden onların namuslarını kendi namusumuz gibi görmüyoruz?

Allah´ım hiçbir insana, hiçbir millete bu acıyı yaşatmasın.

Kapımıza gelmiş el aman dileniyor?

Müslüman da olmaya bilir, gayri Müslim´de olabilir. Tüm kulları rabbim bütün mahlûkatların şereflisi olarak özenle yaratmıştır.

Biz bu şerefli insanoğlunun bir kılını yarata bilir miyiz?

 

Ne demiş gönül adamı Yunus Emre;

Ben yaratılanı severim, yaratandan ötürü

 

ÖZLÜ SÖZ

?Küskünlüğüm hayata değil, içindeki beş para etmez insanlara. Bıkkınlığım ise, onların yüzüne bakmak zorunda kalmam aslında.

CEMAL SÜREYYA

 


13.07.2017 15:33:02
Teşekkürler mustafa bey güzel bir yazı olmuş vatansızlığın ne demek olduğunu vatanından ayrı düşenlere sormak lazım onların halini düşünmek lazım görmek lazım onlara yardımcı olanlara ne mutlu Allah kimseyi vatansız eylemesinÂmin abdurahman

Tarih: 09.07.2017 13:59

Mustafa Avcı

Kapına gelene yüzünü dönme

Kapına gelene yüzünü dönme