Muhyiddin-i Arabi Hazretleri gençlik yıllarında iken, Bağdat´ta bir işi olması sebebiyle uzun bir yolculuğa çıkar...!

Bu yolculuk esnasında bir dere kenarında balık tutmaya çalışan derviş kılıklı bir adama rastlar,

adama yaklaşır ve selam verir. Ne yaptığını sorar.

Adam:

Ben gördüğün şu sazlıktan yapılmış kulübede yaşıyorum, geçimim için de her gün iki balık tutarım,

biri kendim için birisi de sizin gibi yolu düşenlere ikram etmek için der.

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri adama misafir olur...

Adam ne tarafa yolculuk yaptığını sorar...

 Bağdat´a doğru gidiyorum deyince adam çok sevinir ve "benim orada çok sevdiğim bir ALLAH dostu vardır..

Onun yanına uğrayıp benim için nasihat etmesini rica eder misin?" der..

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri:

Tabii ki zaten gidiyorum, oraya da uğrarım der. Yolculuk devam eder..

Bağdat´a varır..

Kendi işlerini gördükten, sonra: "Şu dervişin dediği zata bir uğrayayım diye düşünür...

Ve o adrese uğrar..

Bir de bakar ki, kapıda nöbetçiler ve bir sürü hizmetlileri olan ulu bir konak!

Derdini anlatır, "o" zatın kendisini kabul edeceği haber verilir...

İçeri girer. "O" zatla tanışır.!

Sohbet ederler, dervişten bahseder "O" zat dervişi tanır..

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri müsaade istemeden önce dervişin nasihat istediğini söyler...

O" mübarek zat bir süre gönlüne eğildikten sonra başını kaldırır ve "söyle ona dünyayı gönlünden çıkarsın" deyince Muhyiddin-i Arabi Hazretleri şaşırır ama bir şey söylemez ve oradan ayrılır...

Günlerce süren yolculuktan sonra tekrar o dervişin oturduğu sazlıktan kulübeye varır..

Onunla hoşbeşten sonra, derviş:

"O" mübarek zat bana nasihat etti mi diye heyecanla sorar!

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri:

"Evet sana nasihat etti." dedi ki "söyle ona dünyayı gönlünden çıkarsın" deyince..

Derviş bir ah çeker ve bayılır!..

Ayıldıktan sonra Muhyiddin-i Arabi Hazretleri onun bu haline hayret ederek der ki!

"Ben bu işten bir şey anlamadım..

Sana dünyayı gönlünden çıkartsın diyen zat ihtişam içerisinde nöbetçileri, hizmetçileri olan ulu bir konakta yaşıyor...

Ve senin gibi hiç bir şeyi olmayan bir dervişe "dünyayı gönlünden çıkartsın " diyor. Sen de bu hale düşünüyorsun bu işteki sır nedir? bana da söyle...

Derviş yine derin bir ah çektikten sonra "benim işte sen de gördün dünya adına neredeyse hiç bir şeyim yok ve geçimimi dereden balık tutarak temin ediyorum, bu kulübede ise abdest almak için kullandığım bir "ibriğim" var..

Lakin ben ne zaman namaza dursam; zikre ve ibadete yönelsem bütün varlığım olan o "ibrik" kaybolur mu? Yoldan geçen birisi alır mı? düşüncesi benim kalbimi sürekli meşgul eder!

"O" zat bir sürü dünya malına sahip iken hiç bir malı "Onunla Allah arasına girmezken benim üç kuruşluk "ibriğim" bana perde olur ve Allah´la arama girer. Onun için "O" mübarek zat bana bu nasihatte bulunmuş deyince,

Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin gönlünde büyük fırtınalar kopmasına sebep olur....

 

"ŞUNU UNUTMAYALIM Kİ HERKESİN GÖNLÜNDE ONU ALLAH YOLUNDAN ALIKOYACAK BİR İBRİĞİ VARDIR...

Gönlümüzdeki ibriklerden kurtulabilme ümidiyle...

 


Bedia Usluer
26.01.2017 18:41:07
Yazını çok begengendim abla. Yazılarını hep okuyorum ve çok beğeniyorum. Meslektasin olarak seni destekliyorum. ailecek arkandayiz.

15.11.2016 16:01:52

Asude Usluer Uğurlu

Gönlümüzdeki İbrikler

Gönlümüzdeki İbrikler