Bazı siyasiler tarafından Milli Şef İsmet İnönü?ye  atfedilsede benim Anonim olduğuna inandığım bir sözde?İyiler kötüler kadar veya Haklılar Haksızlar kadar cesur olmadıkça Hak hâkimiyeti olamaz?denilmektedir.

    Türkiye de 1950 seçimlerinden bu yana önüne her sandık konulduğunda haksızları, millet iradesi karşıtlarını ?En büyük güç benim.Yer yüzünde Kendimden büyük güç tanımıyorum.!!!?diyerek sandığa gömen Milletimiz ve bu Milletin içinden çıkan siyasetçiler ile Sivil Toplum Kuruluşlarıyla(STK) Meslek Kuruluşları seçimden seçime vurudukları şamarın ilerisine geçerek bu konuda her zaman daha aktif olmalıdır.

     Yani Milletimizin kendisinin, kendi adına seçtikleri mahalli ve genel seçilmişler ile Sivil Toplum Kuruluşları ile Meslek Odaları ve diğer meslek kuruluşları nın her bir bireyi, her bir şubesi ve bu şubelerin yönetim kurulu üyeleriyle başkanlaır ve genel başkanları demokrasi düşmanlarına karşı dim dik durmalılar.

      Bu duruşlarıyla mutlaka Rusya Federasyonunun ilk Devlet Başkanı Borist Yeltsin?in ve 1920 lerin Almanya?sının Başbakanı Güstav Bauer?in gösterdiği cesareti ve bu cesaretle yaptıklarını yapmalılar.

     Milletimizin tamamı ve siyasiler ile Sivil Toplum Kuruluşları(STK) ve Meslek Kuruluşları Borist Yeltsin ve Güstav Bauer gibi olurlarsa darbecilik diğer medeni ülkelerde olduğu gibi bizdede tarihin bir kara lekesi olarak kalır ve milletimizin gündeminden tamamen bir daha gelmemecesine çıkar gider.

     ALMAN BAŞBAKANI BAUER İN CESARETİ

     ASKERİ DARBELERİ TARİHE GÖMDÜ

 

       Günümüzden 93 sene öncedir.

       Tarihler 12 Mart 1920?yi göstermektedir.

      Almanya Baltık Orduları komutanı Baron Lüttwitz(bideki ekmeğini yiyip,suyunu içip havasını teneffüs eden nankörlerin kendilerini hizmetkarı oldukları milletin kurduğu devletin hakimiolarak gören çağ dışı,ahlak dışı,kanun dışı zihniyettekiler gibi yaparak) ?Hainler çetesi?diye adlandırdığı hakümetin derhal çekilmesini ve Başbakanlığın Amerika Birleşik Devletleri doğumlu Gazeteci Volfgang Kapp?a teslim edilmesini istedi.

      Askeri birliklerin Berline girmesi üzerine Sosyal Demokrat Başbakan Güstav Bauer uçakla Dresden e gitti.

       Darbecilerin desteklediği, seçilmemiş olan darbe ile iktidara getirilen Kapp Berlin?de Başbakanlığını ilan etti.

     Anayasanın değiştirilip seçimlere gidileceğini açıkladı.

     Seçilmiş Sansölye(Başbakan) Güstav Bauer ise Dresden de hemen kabinesini toplayıp görevdan ayrılmama ve darbeyle darbecilere karşı direnme yani onlara karşı koyma kararını ilan etti.

     Alman Halkına ve İşçilerine genel grev çağrısı yaptı.

     Yayınladığı bildiride şöyle diyordu;?Askeri darbe geldi.

      Bu cebir karşısında, eğilmeyi ret ediyoruz.!!!

      Bütün görüş farklılıklarını bir kenara koyun, bu askeri diktatörlük ihtimalini boğun !?

      TÜM ALMANYA ÇAĞRIYA SES VERDİ!!!

      Bu çağrıya neredeyse bütün Alman halkından coşkulu bir destek geldi.

      İşçiler genel greve gitti.

      Sendikalar şalter kapattı.

      Tüm Almanyadaki Elektirik ve su şebekesi iptal oldu(Elektirikler ve sular kesildi.) Otobüsler çalışmadı.

      Almanyada hayat durdu.

      Uçaklardan meşru hükümetin iş başında olduğu ve milleti direnmeye çağırdığına dair el büroşürleri dağıtıldı.

      Cesur Başbakan Güstav Bauer ve kendisi gibi cesur olan Bakanlar Kurulu üyelerinin bu cesaretleriyle yürüttükleri haklı mücadelleri 48 saat içinde meyvelerini vermeye başladı.

     Sendikaların çağrısına uyan işçilerin direnişi ile hayatın tamamen durduğu Almanya da Militarist destekle Başbakan olan Kapp için ülkeyi yönetmek imkânsız hale geldi.

     18 Mart günü üç gün bile sürmeyen Başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.

   Askeri birlikler Başkent Berlini terk etti

  Askerlere ve onların militarist baskılarına boyun eğmeyen Cesur Başbakan Bauer ise yeniden Berline dönerek koltuğuna oturdu.

      YELTSİN TANKIN ÜSTÜNE ÇIKIP

KIZIL ORDUNUN DARBESİNİ ÖNLEDİ

    Militarizme ve Milatiristliğe karşı cesaret göstererek ülkesinin militarizimle yönetilmesini önleyerek Demokrasiye geçmesini sağlayan yakın zamandaki diğer Siyaset ve Devlet adamı ise dönemin SSCB(Soyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) nin başkenti günümüzün Rusya Federasyonu nu başkenti olan Moskova nın Belediye Başkanı olan Borist Yeltsin?dir.

    1991 Yılının Ağustos ayında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri(Bizdeki anlamıyla Devlet Başkanı) Mihail Gorbaçov un iktidardan uzaklaştırılması için Sovyetler Birliği Kızıl Ordusu tarafından darbe yapılmak istendi.

     Yapılmaya çalışılan darbeyi önlemek için Borist Yeltsin Tankın üstüne çıkarak bu darbeyi tanımadığını belirten  bu görüntülerinin Medyada yayınlanmasıyla halktan gelen destekle Kızıl Ordu geri adım atarak darbe yapmaktan vaz geçti.

     Her bir darbede ortalama ülkemizin 50 şer yıl geri gitmesine.

     Ülkemizin her geri gidişinde ise komşularının ise bu oranda ileri gidişiyle 100 sene yani ortalama 2 darbe ve 2 muhtıra ile 400 yıl kaybeden ülkemizdede gerçek manada halk egemenliğinin sağlanabilmesi için her Türk vatandaşının mutlaka bu iki cesur insan ve yandaşları gibi olması dileğiyle.

     Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun.

 

 


11.06.2013 00:00:00

Ali Genç

Gerçek Tam Demokrasi İçin Siyasetçilerde Dâhil Tüm Türk Vatandaşları Gustav Bauer Ve Boris Yeltsin Olmalı!

Gerçek Tam Demokrasi İçin Siyasetçilerde Dâhil Tüm Türk Vatandaşları Gustav Bauer Ve Boris Yeltsin Olmalı!