Geçen sene Çalışan Gazeteciler Gününü hiç bir resmi kurum, siyasiler ve sivil toplum kuruluşu hatırlamamıştı. Sağ olsun 68 Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ali Südemen cemiyet üyelerini bir yerde toplayarak günümüzü kutlamıştık. Ha buna neden olan kimdi yine bizlerdik. Gazeteciliğin cacığı çıktığı için kimse bizi muhatap almadı. Eline iki günlüğüne makine alan, sosyal medyada iki satır yazı yazanlar gazeteci olunca, birde mensuplarımızın kendi aralarındaki savaşı görünce hiç bir kurum bizi adam yerine koymadı.

Gerçekten bizzat bu işi yapanlar birlik beraberlik içinde olsa idiler herkes gerçek gazetecileri muhatap alıp görebilirlerdi. Biz kendi içimizde birbirimize düşünce kimse gazetecileri adam hesabına almadı.

Şu gazetecilikle alakası olmayan ama gazeteci geçinenleri aramızdan bir çıkarsak zaten bu meslek kendiliğinden saygınlığını korur. Bazen bakıyorsunuz gazeteci olmayanları yanımıza takıp toplantı ve yemeklere getiriyorsunuz, kim olduğu belli değil. Peki bunlara pirim veren kimler, yine kendimiz.

Şu resmi kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve ve diğerleri gazeteci ile gazetecikleri bir ayırt etse mesele kalmaz. Bu kurumlar gazetecilikle alakası olmayanlara gazeteci gibi davranıp değer verirseniz bizim mesleğimizi ayaklar altına düşürürsünüz. Bunları ayırt edin kardeşim, ayırt etmezseniz çok gazetecik ortaya çıkar.

43 yıldır bu mesleği icra eden tek profesyonel gazeteci benim. Ulusal medyada köşe yazarlığı yapmış bir insanım. 3 ay önce ayakkabı boyayan ve muavinlik yapan birileri eline fotoğraf makinesi almış bizzat bana, ? sen gazetecimizin? dediğini iyi hatırlıyorum. Peki bunlar bu cesareti nereden alıyor, bunları adam yerine koyup olçumlaştıranlardan alıyor.

1980 li yıllarda deve dişi gibi yazarların olduğu bir ulusal gazetede haftada o zaman 3 gün köşe yazısı yazıyorum. Cağaloğlu daha doğrusu Babı ali caddesinde o dönem İnternet ve iletişim yok. Sabah her gazeteden birer gazete alınır sırayla gazeteler incelenirmiş.

Yavuz Bahadıroğlu da aynı gazetede, ben sabah çömezim ya pek bilmiyorum sabah erken geldiğim için uzun geniş bir salonumuz var gazetelere bakıyorum. Birden elimdeki açık gazeteyi tepemden bir çeken oldu ve gazeteyi elimden aldı.

Dönüp bir baktım Yavuz Bahadıroğlu imiş gazeteyi çekip alan. Ben bir şey demeden, ? çömez sen ne zaman bu gazeteleri ilk okuyan oldun. Bunu önce büyüklerin okur sonra sen okursun? dedi. Terbiye ve saygıyı görüyormusunuz, biz böyle terbiye ile yetiştik.

Gazetecilik bir meslektir, zaman geçirip çaka satmak değildir. Gazetecilik şantaj, tehdit ve kumpas kurma mesleği değildir. Doğru ve gerçek bilgilerle kamuoyunu aydınlatmaktır. Yoksa sanal alem üzerinden ve Faceden iki satır ona buna çakmak gazetecilik değildir.

Bu mesleği onuru ile gururu ile, oturup köşe yazısı, haberi ve fotoğrafı ile kamuoyunu bilgilendirmektir. Eli iki satır yazı yazmasını bilmeyen, gazete sayfasının nasıl düzenlendiğinden, bir toplantıda nasıl resim çekeceğinden haberi olmayan kişi gazeteci değildir. Nam şöhret ve başkalarına şantaj için kullanılacak bir meslekte değildir.

Gerçek gazetecilerin önünde bir meslektaş olarak saygıyla eğiliyorum. Gazetecilikle alakası olmayan ve bu mesleği kullananları kınıyorum. Ayrıca her önüne gelene gazeteci gözü ile bakarak tepesine çıkaran yetkili mercileri de kınıyorum.

Nihayet bu sene hatırlandık, üç beş kurum ve kuruluş bizi hatırladı bir araya getirdiler. Cuma günü yapılan toplantılara il dışında olacağım için katılamayacağım. Bunu yanlış değerlendirmemelerini rica ediyorum. Gerçek çalışan gazeteci arkadaşların da gününü kutluyor sağlık ve afiyetler diliyorum.


9.01.2019 22:38:00

Erdogan Kaya

Gerçek gazeteciler hatırlanmalı

Gerçek gazeteciler hatırlanmalı