Ebû Süfyân ´ın kızı olan Ümmü Habibe´nin asıl adı ?Remle? idi. Hz. Muaviye´nin de kız kardeşi oluyordu. Annesi ise, Hz. Osman´ın halası Safiye binti As idi.

Zatı İffetpenahileri ilk önce Ubeydullah İbn-i Cuhuş İbni Refah ile evlenmişti. Ümmü Habibe, İslam gelmeden önce Hanif dinine bağlı idi. İslam´ın ilk günlerinde kocası Ubeydullah ile birlikte, Müslüman olmuş. Bu yüzden kocası ile birlikte müşriklerin eza ve cefasına maruz kalmıştı. Bu eziyetlerden kurtulmak için Habeşistan´a giden ikinci kafile içinde yer aldı. Ancak dini uğruna yurdunu terk eden Ubeydullah Habeşistan´a vardığında papazların tesiri ile İslam´dan dönerek (İrtidad) Hristiyanlığa girdi.

İrtidad olayından önce Hz.Ummu Habibe bir rüya görmüştü. Kocasının suratı gayet çirkinleşip maymuna dönmüştü. Son zamanlardaki  hareketlerindeki  değişiklikler ve bir rüya ortada bir şeyler olduğunu gösteriyor, ancak bir şey diyemiyordu. Rüya´nın ertesi günü kocası onu karşısına alarak: 
"Önceleri din konusunu uzun uzadıya düşünmüştüm. Hristiyanlıktan daha hayırlı  bir din görmeyip Hristiyan olmuştum. Sonra Muhammed´in dinine girdim ve şimdi tekrar Hristiyanlığa döndüm" sözleri ile kocasının gerçekten İslam´dan çıktığını anladı. Ümmü Habibe rüyasını kocasına anlatıp onu İslam´a davet etmeyi  çalıştıysa başarılı olamadı. Kocası da onun üzerinde Hristiyanlığa döndürmek için çok büyük baskı uygulamış ama bu çabaları sonuçsuz kalmıştı. Hz. Ümmü Habibe dininde sebat gösterdi. Kocasından ayrıldı. Ubeydullah ise içki âlemlerinde öldü gitti.

Zatı Saadetleriyle Evliliği

Hz.Ummu Habibe yapayalnız kalmıştı. Habeşistan´da gurbet bir ülkede dul  bir kadın idi. O Mekke´nin yüksek aristokrat bir ailesine mensuptu. Bu yüzden kolay kolay evlenemezdi. Korunmaya muhtaçtı. Babası Ebu Süfyân henüz Müslüman olmamış, Müslümanların en büyük düşmanlarındandı. Babasının yanına dönemezdi. Resûlullah Ümmü Habibe´nin bu durumunu haber almıştı, iddeti  bittikten sonra nikâh için kendilerine haber ulaştırdılar. Bunun için Amr İbn-i Ümeyye Damari. Habeşistan hükümdarına gönderildi. Zatı saadetlerinin, mümessili  gelince, Hükümdar kendi  cariyesini Hz.Ummu Habibe´ye gönderip, meseleyi anlattı: 

"Resûlullah s.a.v. senin nikâhın hakkında bana bir mektup göndermiştir. Şimdi sen bu işe razı isen, bir vekil tayin eyle de nikâh işini tamamlayalım" diye bildirdi. 

Hz.Ummu Habibe de Hâlid İbn-i Said´i kendisine vekil tayin etti ve nikâhın tamamlanmasını bildirdi. Akşamüzeri Habeşistan Hükümdarı, Müslümanları topladı ve Hz. Cafer İbn-i Ebu Talip´i de çağırıp, şahitlik ettirdi ve kendisi nikâhı  kıydı. Aynı mecliste Zatı Risaletpanahilerinin ödemesi için dört yüz dirhem mehir kararlaştırıldı ve bu mehir nakden Hâlid İbn-i Said´e verildi. Nikâh bitip, halk dağılıp gitmek üzere iken Hükümdar Said´e dönüp: 

"Gitmeyin, durun. Enbiyanın sünnetidir ki, nikâh zamanında yemek yene ve öyle gidile" Hepsi oturdular yemek yedikten sonra ayrıldılar. 

Nikâh kıyıldığında Hicri 6.yıl idi ve  Hz. Ümmü Habibe 36 yaşında idi. Nikâhtan birkaç gün sonra diğer Müslümanlarla birlikte iki gemiyle yola çıktılar. Medine´nin limanı olan yere geldiler.  Resûlullah Hayber Gazasında Ketibe Kalesinin fethi ile meşgul idi. Tam o sırada onlarda geldiler Peygamberimiz: 
"Bilmem ki bu iki şeyin hangisi ile sevineyim, Hayber´in fethi ile mi, yoksa Cafer´in gelişi ile mi?" diye sevincini belirtmişti. Bu arada Hayber´den alınan ganimetlerden Habeşistan muhacirlerine de hisse verildi. 

Peygamberimizin diğer hanımları bu yeni eşi iyi bir şekilde karşılamak istediler. Başlangıçta Hz. Aişe onda kendisini kıskandıracak bir şey bulamadı. Zira yaşı fazlaydı. Onu kendi tarafına çekmek istedi. Ebu Süfyanın kızı bunu kabul etmedi. Ebu Süfyân kızının düşmanı ile evlenmesine kızması gerekirken aksine o bir bakıma memnuniyetini ifade etti. 

"O reddedilemeyecek bir erkektir" diyerek bu evliliği tasvip  ettiğini de gösterdi. 

Resûlullah, Ümmü Habibe için daha önceden bir oda yaptırmıştı ki bu oda diğer hanımlarınınkine göre mescide en uzak olanı idi. Rasulullah´ın emriyle Bilal, Hz. Ümmü Habibe´yi odasına götürmüş. O da orada bir süpürge bulmuş, yanındaki kölesi ile birlikte odayı temizlemiş, bir kıl yaygı sererek odayı döşemişti. Resûlullah eve akşam olup  geldiğinde güzel bir koku hissetmiş, odayı da döşenmiş olarak görünce: 

"Kureyş kadınları etrafı döşeyen, yerleşik kadınlardır. Bedevi  ve Arabi  değillerdir." buyurarak Hz. Ümmü Habibe´nin temizlik ve döşeme zevkini takdir etmişlerdir. 
Peygamberimizin, onunla evlenmesi, onun sabrının, cihadının ve çektiği sıkıntıların bir mükâfatı idi. Ayrıca bu evlilik İslam Hukuku bakımından da önem taşımaktaydı. Çünkü  bu nikâh "Gaybi nikâh" olarak icra edilmişti.

Resûlullah´dan sonraki  günleri

Peygamberimiz ile dört yıl evli kaldıktan sonra, Rasulullah´ın vefatından sonra zahidane bir hayat yaşadı. Peygamberimizin diğer hanımları gibi  saygı ile karşılandı. İslam tarihinde ortaya çıkan fitne ateşinden uzak kaldı. Ancak bununla beraber, dayısının oğlu olan III. Halife Hz. Osman´ın evinin muhasarası esnasında onun evine geldiği, orada bulunan asilerden bir adamın onun başörtüsünü çektiği, Hz. Ümmü Habibe r.a. ?nın ona beddua ettiği, bu bedduanın da derhal yerine geldiği kaynaklarda bildirilmektedir.

Ahlakı

İmanı kuvvetli bir hatun idi. Bu hususta ne yakınını nede akrabasını kâle alırdı. Babası Ebu Süfyân kâfir iken bir ara Medine´ye gelmiş, Resûlullah ile anlaşmak istiyordu. Daha evvelki  anlaşmayı  biraz geniş tutmak istiyordu. O ara kızını da görmek istedi. Kızının evine gelerek Rasulullah´ın minderine oturmak isteyince kızından sert muamele gördü. Hz. Ümmü Habibe r.a. minderi  kaldırdı ve babasının bu minder üzerine oturmasını istemedi. Ebu Süfyân buna çok içerledi: 

"Kızım, senin bu minderin o kadar kıymetli midir ki, babanı onun üzerine oturtmak istemiyorsun?" Hz. Ümmü Habibe buyurdu: 

"Evet, çok kıymetlidir, zira bu şilte Zatı Risaletpanahilerinin s.a.v.in minderidir. Sen müşrik olduğun için pissin, sen oturamazsın." Ebu Süfyân: 

"Sen benden sonra büsbütün bozulup gitmişsin"

Hadislere çok dikkat ederdi. Başkalarına da bu  hususta tavsiyede bulunurdu. Bir ara yeğeni Ebu Süfyân İbni Said onun evine gelmişti Kendisine abdest almasını  tavsiye edip şöyle buyurdular: 

"Resûlullah s.a.v. buyurmuşlardır: ´Her kim bir şey pişirecek olursa abdest alması iyidir.´"

Babası  vefat ettiği  zaman, güzel kokular, sürünüp, iyi elbiseler giyerek, Resûlullah buyurdular: 

"İman sahibi bir kadın için  her hangi bir şekilde üç günden fazla matemli bulunmak caiz değildir. Ancak kocası için, bunun müddeti dört ve on gündür."

Vefatı

Hicri sene 44 de Muaviye´nin hilafetinde vefat etti. O zaman 73 yaşında idi. Vefatından önce Hz. Ayşe´yi çağırarak. 

"Benimle senin ve diğerlerinin arasında münasebet vardı. Her ne kadar aramızda hataen bir şey geçmiş ise, senden affetmeni isterim. Af ve hayır dua ile yâd edip, benim için mağfiret talep et." 

Hz. Ayşe´de dua edip: 

Sen beni memnun etmişsin, Hak Teâlâ da seni memnun kılsın buyurdular."

KAYNAKLAR
1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof. Ali Genceli, Toker Yayınları 
2) Şamil İslam Ansiklopedisi 
3 Sahih-i Buhari 

 


Hamza usluer
31.12.2018 19:48:12
Allah sa,yi nizi meşkür etsin.

Tarih: 07.12.2018 21:25

Asude Usluer Uğurlu

Eşini Babasından Üstün Tutan Bir Hanımefendi: Ümmü Habibe

Eşini Babasından Üstün Tutan Bir Hanımefendi: Ümmü Habibe