İnsanlığın yaratılışından bu yana, birçok peygamber ve evliya gelmiş ama bir türlü çözülemeyen bir mesele, Din: Barış ve selamet demek mi? Savaş ve husumet demek mi? Veya bunun ortası var mı? Veya devlet yöneticileri ile dini temsil edenlerin kendi çıkarlarını korumak için kullandıkları bir basamak mı? Karar okuyucuların.

Hakkın karşısında yer alanlar, hakka inananlarla yaratılıştan bu yana vuruşmaya devam ederek günümüz kadar geldi. Halen açık ve örtülü olarak bütün hızıyla devam ermektedir. Biz kendi dinimizi anlamak için, Hırıstıyan Alemini bir tarafa bırakarak, İslam ve Türk Dünyasına ve Ülkemize bir göz attığımızda çıplak gerçeği rahatça görebiliriz.

İslam Dünyasında, İslam adına fetva verenlerin, fetvaları birbirinden çok farklı. Dolaysıyla sade vatandaş anlamakta güçlük çekiyor. Hangisinin Kur’an ayetlerine uygun olup olmadığının   içinden çıkamıyor, kafası karışıyor, mutsuz oluyor ve ibadetten gittikçe uzaklaşıyor. Bu gerçeği görmeyenler nesil bozuldu diye bağırıyor. Nesil bozulduysa, kendisinin bozduğunu unutuyor.

Bugün İslam dünyası denince, 30 milyon kilometre kareyi bulan yüz ölçüm üzerinde 1,5 milyar Müslüman yasıyor.  57 devlet ve 80 dolayında Müslüman topluluğu var. Dünya’da ki zenginliklerin yarısı bu toprakların üstünde ve altında bulunuyor. İslam ülkeleri bu zenginliklerin ancak yaklaşık yüzde yirmisinden ancak faydalanabiliyor. % 80’ni sömürülüyor.

İslam ülkeleri ciddi hiçbir konuda birlik olamadıkları için madenlerini, petrol ve doğal gazını işleyip değer katamıyor. 1,5 milyar Müslümanın yaklaşık 1,4 milyarı aç ve açıkta, hatta normal beslenemiyor. 100 milyonda gösteriş, ihtişam ve lüks içinde yaşıyor. En can yakanı da son zamanda yangın yerine dönen Filistin’i görüyoruz.  Büyük katliam yapan 15 milyonluk İsrail’e karşı, Müslüman ülkeler mırıldanıyor sesli konuşmaktan bile çekiniyor.

Müslüman ülkeler, Amerika, İsrail ve İngiltere’nin gözüne ve sözüne bakarak hareket ediyor. Tabi bu samimiyetsizliği gören İsrail, Filistin’de taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmak istemiyor. Vuruyor, öldürmeye devam ediyor. Müslüman ülkeler birgün sıranın kendilerine geleceğini hesap dahi edemeyecek kadar acizlik içinde çırpınıyor.

Filistin olayından da anlaşılacağı gibi, Din: ‘’Barış ve selamet demek mi?’’ sorusunun cevabı hayır oluyor. Çünkü Müslüman ülkeler barışı sağlayamıyor. Din: ‘’ Savaş ve husumet demek mi? Sorusunun cevabı da hayır oluyor. Çünkü 57 Müslüman ülke İsrail’le savaşı göze alamıyor husumet bile duyamıyor. Dolaysıyla Dim: ‘’Savaş ve husumet mi?’’ sorusuna da hayır demek gerekiyor. Yanı her iki sorunun cevabı, İslam adına son derece üzücü.

Türkiye’ye baktığımızda DİN anlayışında çok ciddi farklılıklar mevcut. Adeta 40 parçaya bölünmüş DİN anlayışında hiçbir uzlaşma görülmüyor. 40 parçanın her biri diğerini yetersiz ve yanlış buluyor. Yanlış bulmakla da kalmıyor, dinsiz olarak ilan etmekten çekinmiyor.

İslam Aleminde ve Türkiye’de güç elde etmek için Dini kullanma hat safhada olduğu sürece, aynı zamanda, Batı Devletleri ile Amerika, Rusya ve Çin’e kafa tutarak haklarını almak ufukta gözükmüyor. 57 ülke, İsrail’i bir yandan kınarken diğer yandan açık veya kapalı ilişkilerine devam ettiği sürece İsrail asla durmaz. Müslümanlarda ikili, üçlü, oynamaktan vaz geçmez. Milliyetçi olmak şart, çünkü İslamı kurtaracak yegâne yol odur. İslam’a sadık ol çünkü senin milli varlığını kurtaracak yegâne yol odur. Emperyalizme karşı İslam dünyası ile Türk dünyasının birleşerek harekete geçmesi her şeyi çözecektir.  

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA

 


8.03.2024 06:40:00

Rasim Gül

DİN: BARIŞ VE SELAMET DEMEK Mİ? SAVAŞ VE HUSUMET DEMEK Mİ?

DİN: BARIŞ VE SELAMET DEMEK Mİ? SAVAŞ VE HUSUMET DEMEK Mİ?