Bir milletin kuvvetlendiği nesinden belli olur? Bir milletin nüfusunun artması,  aynı dili konuşan insanların çoğalması o milletin kuvvetlendiğine delil sayılır mı? Sayılamaz.

     Yine, bir milletin ekonomide, sanayide iyi olması ve güçlü liderler tarafından idare edilmesi o milletin kuvvetlendiğine delil sayılır mı? Sayılamaz. Öyleyse ne lazım? İRADE.

     Bir milletin, kuvveti, İRADESİNİN KUDRETİ ile ölçülür. Millet iradesi her şeyden önce gelir. Peki, irade nedir:  Dilek, İstek, Buyruk ve Ülküdür. Bir millette,  bu kelimelerin manalarına iman ve inanç varsa,  o milleti kimse tutamaz. Şu an, Türk Devletinin ideali var mı? Bilen anlatsın.

     Türkiye´mizde 80 milyon, aynı irade yani ÜLKÜ de birleşebiliyor mu? Dilek, istek ve buyrukta birlik ve beraberlik var mı? 80 milyon irade DEVLET olabilmiş mi, ayrılık varmı?

     Milletin; dileği, isteği, buyruğu, ÜLKÜSÜ her şeyden önce DEVLET olarak teşekkül etmelidir. DEVLETİN kuruluşunu ister ilahi ve manevi kaynaklı bir kurum kabul edelim; ister, insanla ilgili ve toplumsal, sosyal bünyeye dayalı olduğunu söyleyelim. Her iki halde de, DEVLET,  millet buyruğunun KUDRETİNİ ve değerini en iyi şekilde yansıtan ayna gibidir.

     Araplar İslam´dan önce BÜYÜK DEVLET olma fikrine sahip değillerdi. Araplar bu ideali İslam dininde boldular. İslamiyet sayesinde elde ettiler. Araplarda DİN, Devletin ilk ve temel kurumu oldu. Bütün kurumları ile Devlet bu ana kaynaktan beslenerek kuvvet aldı. Dolaysıyla büyük FETİHLER yaptı.

      Araplar Dinden uzaklaştıkça Cahiliye devrindeki ?´ Kabile Devlet´´ haline geldiler. Halen de öyleler. Arabistan yarım adasında, Ortadoğu´da ve Afrika´da İngiliz ve Fransız mandası sözüm ona bir yığın devletçikler var.

       İngilizlerin,  Devletinin kuruluşunda en başta tüccarlar ve denizciler rol oynadılar. Böylece devletleri sömürgecilik ve menfaat düşüncesi ile kuruldu. Halen de sömürür ve çıkarını takip eder.

       İngiltere de bu ideali kaybetmek demek devleti kaybetmek demektir. Sömürgecilik İngilizlerin idealidir vazgeçmeleri mümkün değildir. Türklerin baş belası bir devlet.

       Ruslarında bir ideali vardır, oda sıcak denizlere inmekti. Çarlık yıkıldı, komünizm getirildi, o da yıkıldı, Rusya kendi özüne döndü, sıcak denizlere inme ideali değişmedi devam ediyor.

 İngilizlerin olduğu gibi Ruslar da Türklerin baş belası bir devlet, toprak kayıplarımızın büyük çoğunluğu, Ruslarlardan kaynaklanmıştır. Halen, Rusya´ da esir ve yarı esir Türk illeri mevcuttur.

       Bize gelince, Selçukluların ve Osmanlının kuruluşların da en büyük ülkü,  TÜRK-İSLAM ruhudur. Hedef bu ruh yolunda daima ilerlemekti. Kurucularımız, Tuğrul ve Çağrı Beylerle,  Osman Bey, İLİM ve DİN ehlinden uzaklaşmamayı da tavsiye ediyordu[r1] .

        Alpaslan, 1071 Malazgirt Savaşına girerken beyaz giyinmişti. Şehit olursam kefinim olsun diye. Bu ruh, iman ve inançla Türklere Anadolu´nun kapısını açtı. Ülküsü, hakkı ve adaleti götürmekti.

       Osman Bey,  oğlu Orhan Beye, ?´ Oğlum, kuru kavga ile cihangir olma sevdası bize yaraşmaz, bizim maksadımız din ve atalarımız yolunda, ADALET sağlamaktır. ?´ derken sadece kendi düşüncelerini söylemiyor. Alpaslan´dan beri Anadolu Türklüğünün ruhunda kökleşmiş olan fikre de tercüman oluyordu. Osman Bey ve Ertuğrul Gazinin kurdukları, Devletler katıksız bir Türk Devletidir, rehberi de KUR´AN´ dır.

       Büyük Hedefleri gerçekleştirmek için kurulan devletimiz, ordu, medrese ve tekke den kuvvet almıştır. Ordu, düzen ve otoriteyi; medrese, din ve ilmi; tekke, dini, ahlaki ve halkı temsil ediyordu.

       Bu üç kurum da:  ordu komutanlarını, devlet ve idare adamlarını. Medrese, bilim adamalarını, tekke,  halkı yetiştirmeye ve şuurlandırmaya çalışıyordu. Burada ki İRADE devlete mutlak bağlılıktı.

       Osmanlının kurduğu devlet, bütün bir milletin el ve gönül birliğiyle birlikte olduğu tam manasıyla MİLLİ BİR DEVLETTİ. Türkiye Cumhuriyeti de milleti temsil eden bir milli devlet olarak kuruldu. Ancak zaman içinde, Türk, millet, devlet ve MİLLİ İRADE kelimelerinin içi haylı boşaltıldı.

        Bu boşluktan da ne olduğu ve niçin olduğu çok iyi bilinen, siyasi faydasından dolayı desteklenen iyice azgınlaşıp güçlenince de 15 Temmuz ihtilali ile destekçilerini ve devleti yıkmaya kalkan şer güçlerini hep beraber gördük. Ders alındı mı sanmıyorum.

       Günümüze gelince, ordumuzun durumu gözler önünde, şimdilik subay yetiştirecek okullarımızın ne ve nasıl olacağı çalışmaları devam ediyor. İnşallah isabetli bir şeyler yapılır.

       Üniversitelerimize, ilim adamları yetiştiriyorsa da, istisnalar hariç pek kimseler inanmıyor, üzülerek söyleyeyim bizde inanmıyoruz.  Temenni ederiz ki yanılmış olalım.

       Tekkelere gelince, bu günkü karşılığı aşağı yukarı tarikat ve cemaatlere veya AHİ teşkilatına tekabül ediyor. Yapacakları halkı yetiştirmek, şuurlandırmak ve DEVLETE bağlılığı güçlendirmekti.  Bu İRADE tamamen DEVLETİNE bağlılık ve milletine sadakat yolunda olacaktı. Asla siyasi taraf olunmayacaktı.

         Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde büyük görevler yapan AHİ teşkilatlarını hangi el, hangi kafa ne gerekçe ile ortadan kaldırdı, bilen yok. Açıkça, Türk Müslüman Anadolu evlatlarından oluşan bu teşkilat, DEVLETİNE bağlı Milletine sadıktı.

        Memleketimizde, iktidarı Devlet yerine koyma alışkanlığı, 70-80 senedir devam etmekte olup bu süre içerisinde DEVLET algı ve inancını haylı geriletti. Esas tehlike buradan geliyor, iktidarlar ister güçlü ister zayıf olsun halkın getirdiği ve zamanla götüreceği bir kurumdur.

        İktidarlar asla ilelebet değildir ve olamazda, olursa demokrasi ve cumhuriyet olmaz. İLELEBET olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR. Ahir zamana kadar da böyle kalacaktır. Aksini düşünenler, ya cahil, ya gafil yâda haindir. Bu böyle biline.

       Sistem şekli ne olursa olsun, DEVLET, milletin inanç ve iradesi ile kurulmuş olmalıdır. Kurumlarıda bu inanç ve iradeden kuvvet almalıdır. O zaman devlet MİLLİ DEVLETTİR.

       DEVLET için en tehlikeli durum kurumlarının kendi aralarında ki uyumsuzluğudur. Birbirine destek olacağı yerde köstek oluyorsa ciddi tehlikeler doğar. FETÖ olayında olduğu gibi.

      Özellikle mesuliyet duygusu, ehliyet, liyakat ve devlete bağlılık duygusu olmayan yetkililerin,  millete ne kadar zarar açacağı artık anlaşılmalıdır. Buğun toplum, otoriteye, adalete, hakkın haklıya verilmesine muhtaçtır.

                                          Hayır, Ola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


 [r1]


3.12.2018 13:31:27

Rasim Gül

Devleti Kuran İrade, Nerede?

Devleti Kuran İrade, Nerede?