Geçtiğimiz günlerde elektrikler kesilince benim torun kıyameti kopardı. Evde yakılan mum ışığı da onu mutlu etmedi. Aslında annesini yaktığı mumda sıradan bir mum değil kocaman bir mumdu ki ışığı da fena değildi. Varsa yoksa elektrik neden gelmiyor diye diretti. Şöyle düşündüm bizim çocukluğumuzda elektrik olmadığı gibi mumu da bilen olmazdı. Evlerde gaz lambası yanar, diğer kayıt evleri ve ahırlarda hayvana bakmak için çıra kullanılırdı. Hatta durumu iyi olmayan aileler evlerinde de çıra kullanırlardı.

       Ben bu durumu anlatınca çocukların hoşuna gitmiyor ve onlar eskidendi deyip geçiyorlar. Geçmişini ve ecdadının yaşamını bilmeyen gençler zaten bugünün kıymetini bilmiyorlar. Daha dün yaşadığımız olaylar onlara masal gibi geliyor.

     Bizim çocukluğumuzda her evin yapılışında bir köşeye mutlaka gaz lambası konacak bir yer yapılırdı. Lambalar orada durur, herkes onun ışığında ders çalışırdı. Hele evde birde okula giden çocuk sayısı çoksa gaz lambasını ortaya getirmek mümkün değildi.

      Ortaya getirsen sana fazla ışık yaptı, bana yapmadı kavgası olurdu. Herkes aynı oturma odasında oturur yanan o bir lambanın ışığından istifade ederdi. Dışarıya ihtiyaç gidermek için çıksan karanlıkta çıkacaksın. Bazı durumu iyi olan ailelerde el feneri olurdu, oda nadiren bulunur herkeste olmazdı.

     Hayvanlara genelde kadınlar bakar orada çıra dediğimiz fitilli bir gaz çırası olur onu yakar hayvanlara onula yem verilirdi. Bazı aileler kemer evlerde oturur orada çıra yakardı. Bu evlerde soba olmaz kürsü dediğimiz tandırdaki közün üstü kapanır soba yerine buradan ısınılırdı. Evlerin içi dışı tamamen sim siyah is olurdu. Bazı aileler evlerde gaz olmadığı için çırada bezir yağı yakardı. Çıkan siyah is ise kıvrım kıvrım tavana doğru çıkar kurum yapardı.

      Evlerde kömür sobası olmaz, saç sobalarda kömür yerine ya saman ya da tezek yakılırdı. Bakmayın şimdi kömürlü kaloriferleri bile beğenmediğimize. Kömürü bile kimse bilmez, çuvalla saman ya da tezek sobanın yanında durur yandıkça doldurulurdu. Kış şimdiki gibi değil dışarda adam boyu kar olurdu.

      Değişik değişik çorap kimsede olmaz, annelerimiz o lamba ışığında kirmen eğirir. Eğirdiği ipleri sonra yün çorap örürdü, bizde o çorapları giyerdik. Hem sıcak olur, hem de sağlıklı olduğu gibi çoraba da para vermezdik.

     1970 yıllarda Demirel hükümeti döneminde köylere elektrik geldi. Geldi gelmesine de her aile hemen elektrik alamadı ve yine evlerinde lamba ile idare etmeye çalıştılar. Her evde elektrik yanması bir hayli zaman aldı.

     O dönemler zaten daire tipi evler yoktu, birer göz ev ve odalar olurdu. Bir odada lamba yanar akşam herkes yatana kadar orada oturur geç vakit yatmaya gidilirdi. Akşam işi olanda derse çalışanda herkes aynı odada oturur işini yapardı. Böyle bir dönemden çıkıp nerelere geldiğimize bir bakarsak, 40 yıl sonra teknolojinin zirvesine çıktığımızı görürüz.

     Adamın özel odası var, altında arabası var, cebinde lüks telefonu var, en iyisinde bilgisayarı var. Sorsan hala halinden memnun değil derslerinde başarısız. Bir laf söylesen hemen o eskidendi deyip çıkıyorlar, ama o sıkıntılı günlerde çalışanların daha başarılı olduğunu unutuyorlar. Ellerindeki o güzel nimetlerin kıymetini bilmiyorlar, ülkemizin değerini anlamıyorlar.

 

     Bu nedenle zaman zaman geçmişle geleceği gençlere hatırlatmak lazım. Nereden nereye geldiğimizi bilmeleri açısından önemli. Lamba ile çırayı bilmeyenlerde resmini görsünler.


24.03.2014 00:00:00

Erdogan Kaya

Çıradan elektriğe nasıl geçildi

Çıradan elektriğe nasıl geçildi