Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti idaresinde ve toprakları üzerinde üç asli unsur olan Bilim, İslamiyet ve Soyu temsil edenler, birlikte devleti ve milleti için çalışamaması açık ve kapalı çatışması bir kader mi, gaflet mi, hainlik mi, benlik mi? Adı konmadı çünkü adsızlık işlerine geliyor.

  Bizim neslin hayatı boyunca açık ve kapalı bu çatışma hiç bitmedi, halen de bitecek gibi gözükmüyor. Padişahlık, tek partili, çok partili cumhuriyet dönemlerinde de bütün hızıyla devam etti.

  Bilimi, İslamiyet’i ve Soyu temsil edenler, her iktidar partisi içerisinde oranları ve itibarları yani sözlerinin geçerliği farklı olmak üzere yer aldılar. Ama samimi olarak hiçbir zaman, devletin ve milletin bekası için aynı düşünmediler. Düşünmeyi akıl etmediler ne yazik ki edemiyorlar.

Demokrat, Adalet, Doğruyol, Anavatan ve Ak parti iktidarlarında üç yolun yolcuları özde ve kırmızıçizgilerde ne yazik ki birlikte düşünemediler, düşünemiyorlar. Kırmızıçizgiden kasıt başta eğitim olmak üzere, inanç ve soy konularından, cumhuriyetin ve demokrasinin temel ilkelerinde kesinlikle bir ve beraber olmadır.

Son zamanlarda sıkça BEKA dan bahsediliyor, yalnız neyi yaparsak ve neyi yapmazsak bekadan yana veya bekaya karşı oluyoruz, hiç kimse bunu tartışmaya açmıyor. Parti başkanlarının bekası ise o bizi ilgilendirmiyor, yok devletimizin bekası ise elbette ilgilendiriyor.

Bugün tek başına iktidar olan Ak parti, İslam, soy ve bilim konularında ne kadar net düşünüyor? Bünyesinde yer alan İslamcılara, milliyetçilere ve bilim insanlarına ne kadar önem veriyor, onların görüş ve uyarılarını ne kadar ciddiye alıyor pek belli değil.

Bir baba, çocuğunun Türk ve İslam olarak veya başka bir şekilde büyümesini istediği gibi aynı zamanda çağdaş bir insan olarak yetişmesini de arzu ettiğinde, şaşkınlık ve çaresizlikten başka yapacağı aceba bir şey var mı?

Her şeyden evvel, İslam ümmetçiliğini, Türk milliyetçiliğini ve Sosyal Demokrat Düşünceyi çatışmaktan kurtarmadıkça asla milli birliği ve Bekayı sağlayamazsınız. Milleti, millet yapan ve milli devletini yaşatan değerler çerçevesinde düşünmezseniz, bu aziz millete devamlı sıkıntı verirsiniz.

Bize göre, herhangi bir insan partisinde ve herhangi bir sahada saygın olabilir ancak asla millet büyüğü olamaz. Millet büyüğü olabilmek için 82 milyonun ana konularda bir şahsi kabul etmesi gerekiyor. Bunun yoluda sert particilik ve taraf olmaktan değil hak-hukuk ve adaletten geçiyor.

                                               Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.

 


2.12.2019 10:52:00

Rasim Gül

Bilim, İslam, Soy