Birçok ailenin kurban kesemeyeceği bir dini bayrama daha giriyoruz. Ekonomik şartlar belli. Durumu iyi olmayanlar ve borçlular ille de kurban keseceğim diye kendilerini zorlamasınlar. Sıkıntılıyken çevre baskısından dolayı kurban kesmek için ikinci bir sıkıntıya girmesinler. Kurban dini bir ibadet. Gösteri değil. Bayramda kucaklaşmak yerine maalesef tatile kaçanlar var, tatili bu güne denk getirmemek lazım, telefon tebriği doğru davranış değil.

      Kurban keseceğim diye kendini zorlayıp kredi çekenler var, Kurban vacip bir ibadet, vitir ve teravih namazı gibidir. Kurban kesip sevap işleyim derken günaha girmeyelim. Bayramların birde sosyal yönleri vardır. Büyüklere saygı küçüklere sevgi esastır. Buna değineceğim. Önce kurbanı sosyal paylaşım olarak dağıtıyormuyuz bu çok önemli.

      Varlıklı aileler Kurbanı bahane edip etlik kesmesinler. Etlik keseceklerse başka zaman kessinler. Kestikleri eti de üçe ayırıp birisini kesmeyenlere dağıtsınlar. Kavurma sucuk yapıp dolaba doldurmasınlar. Bu kurbanlıktan çıkar etlik kesmeye dönüşür.

       Tabi Bayramların bir özelliği paylaşmaktır. Eti paylaşırsın, sevgiyi paylaşırsın ve barışı paylaşırsın. Bu günler fırsat bilinmeli. Dargınlar barışmalı. Küskünlükler ortadan kalkmalı.

       Hele Bayramlarda yaşlılar hiç unutulmamalı. Onların sevgi ve şefkate daha çok ihtiyaçları var. Yaşlılar bizim evlerimizin bereketidir. Onlar olmasa bugün bizler olmazdık. Bir gün bizlerde onlar gibi olacağımızı unutmamak lazım.

      Rahmetli babamı her on beş günde ziyaret ederdim. Ama bayram ziyaretlerimde ağlardı. Yani o günlerin ayrı bir önemi vardı. İnanırmısınız bayram namazını kılar, kahvaltımı yapar doğru rahmetliye gider Anne ve Babamın elini öperdim.

       Evde çocuklar; “ sende belli bir yaşa geldin eve gelen giden oluyor sonra gidersin” derlerdi. Ama ben vefatlarına kadar bu alışkanlığımı hiç bırakmadım. Babama anneme sorardım; “ pencereden hep sizi beklerim” derdi. İşte bu cümleler aklıma geldikçe içim doluyor. Gözlerim yaşarıp geliyor. Şimdi aynı şekilde bizde çocukları bekliyoruz.

      Peki, bugün hangimiz bu duyguyu çocuklarımıza verebiliyoruz? Vermek zorundayız. Hiç değilse onları küçükken beraberimizde bayram gezilerine götürelim ki, bu duyguyla büyüsünler. Yoksa onları ne bayram nede seyran ilgilendiriyor.

      Yeni yetişen nesil bayramdan uzaklaşıyor. Bayram onların âleminde yok. İnanırmısınız çocuklar şeker toplamıyor. Ben kendi çocukluğumu düşünüyorum, hala o günler aklımda.

     Hemen hemen her bayram yazıyorum tekrar yazmakta fayda var.  Rahmetli babam köyde öğretmendi. Kakaolu şeker dağıtırdı. Demek ki o zamanlar ne kadar kaliteliymiş ki, arkadaşlarla beraber kendi evimize onların arasında şeker almaya gelirdim. Ceplerimiz nohut kavurması, kavurga, üzüm, kayısı ve fasulye şekerleri ile dolardı. Bu günler hala aklımdan çıkmıyor. Var mı böyle bir bayram hatırası şimdiki gençlerin?

      Bayramlar bizi birbirimize yaklaştırmalı. Ne olursa olsun küskünlükler ortadan kalkmalı. Arife günleri ölenlerimiz ziyaret edilmeli. Onlara Fatiha okurken, bizde ölülerden ibret alıp ölümü hatırlamalıyız. Dünya ve ahretin duygularını yaşamalıyız.

      Bayramlar barış için bir fırsattır. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Kim bilir belki bir başka bayramı göremeyebiliriz. Ölüm bize şah damarımız kadar yakın.

      Yunus Emre’nin şu mısrası ile konuyu bitirelim:

       Gelin tanış olalım,

       İşi kolay kılalım,

       Sevelim sevilelim,

       Dünya kimseye kalmaz.

      Okurlarımın, İslam âleminin ve dünyadaki yaşayan bütün Müslümanların Kurban Bayramlarını tebrik eder, sağlık, sıhhat ve barış içinde nice bayramlara kavuşmalarını cenabı mevladan niyaz ederim.


23.10.2012 00:00:00

Erdogan Kaya

Bayramda büyükleri unutmayın

Bayramda büyükleri unutmayın