Bir Ramazan Bayramını da böyle geride bıraktık. Bayram arifesi yazdığım yazıda, “ Bayram gelmiş neyime” demiştim. Hakikaten bunu bayramda görmek mümkündü, çünkü Bayram artık Bayramlıktan çıkmış sıradana gönmüş. Hele birde yakın ve dostlar olmasa Bayramı hatırlayan olmayacak. Biz böyle bir Bayram yaşarken kurşunlar altında, gözyaşı içinde cenaze kılarak Bayram yaşayan Müslüman kardeşlerimiz ise Bayramı yaşayamadılar.

     Bu Bayram biraz daha anladım ki, artık evde oturup gelen Bayramcıları misafir etme yaşımız gelmiş. Eskiden kapıyı çeker büyükleri ziyarete gider onlarla hasbihal ederdim. Son iki yıldır evden dışarıya çıkamadım, hele bu sene iki sefer çıkabildim, oda çok kısa.

      Dışarı çıktığımda bile eve misafir gelmiş onlara yetişmeye çalıştım. Hani dedim ya akraba ve eş dost olmasa kapını çalan yok diye. Ben bu apartmana taşındığımda tüm komşuları büyüklü küçüklü gezerdim. Şimdi komşu komşuya bayramlaşmaya gitmiyor, çocuklar şeker toplamıyor. Komşuluklar bile artık sekteye uğramış kimse kimseyi tanımaz olmuş.

     Olsun ama ben bu bayramda yetirlice misafir ağırladım. Hatta kendime göre bir miktar para bozdurdum, çocuklara harçlık vereyim diye. İnanın düşündüğümün çok üstünde gelen çocuklar için tekrar para bozdurmak durumunda kaldım. Çocuklar artık eskisi gibi şeker ve çikolata almıyor, onlar için artık harçlık önemli. Ama bu beni ziyadesi ile memnun etmiştir.

     Ya bizim zamanımızda bırakın harçlığı kim ne tür şeker verdi diye onun hesabını yapardık. Fasulyeli şeker, leblebi şekeri, akide şekeri, sormuk şekeri, leblebi, üzüm ve kayısı verenler olurdu. Hala ben çocukluğumda kim ne verdiyse aklımda sayarım. Çikolata hiç olmazdı, rahmetlik babam öğretmen olduğu için kakaolu şeker dağıtırdı, bende ara sıra kendi evimize arkadaşlarla kalabalıkta kuyruğa girer şeker alırdım. O günden bugüne çok şey değişmiş, çocuklar artık şeker yerine harçlık bekliyor.

     Bu beni inanın çok mutlu etti, hadi birde kapını çalan olmasa ne olacak. Allah eş, dost ve yakınların sayısını eksik etmesin. İlk iki gün gündüz ve akşam misafirsiz kalmadım. Bayramın ikinci günü bir saatliğine Ak Parti Bayramlaşmasına katıldım.

     Büyüklerime de artık telefon açıp fırsat bulursam geleceğimi söyledim. Sadece büyük ağabeylerime son gün gidebildim, kısa kısa ziyaretler. Asıl bu bayramların mimarı çocuklar, onlar bu adet ve dini geleneğimizi öğrenip devam ettirmeleri gerekir. Ama sanki onlara bunu yasaklamış gibi bir halimiz var.

    Bayramın ikincisi günü Ak Parti Bayramlaşmasına katıldım. Bayramlaşmaya Milletvekili Ali Rıza Alaboyun, İlknur İnceöz, Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı, İl Başkanı Fatih Yıldırıcı, diğer teşkilat Başkanları ve çok sayıda partili Bayramlaşma merasiminde idi.

      Bayramlaşmanın ana konusu ise Cumhurbaşkanlığı seçimi idi. Konuşmacıların tamamı Sayın Başbakanın adaylığına oy isteyerek çalışmadan bahsetti. Birkaç yıldır ilk defa bu kadar kalabalık bir partilinin Bayramlaşmaya katıldığına tanık oldum.

     Salon tıklım tıklım dolu iken diğer odalar ve koridorlar insanla dolu idi. Hatta aşağıya taşan insanlar mevcuttu. Ben buradan teşkilata bir öneride bulunayım bu sıklet bu yükü taşımıyor, bayramlaşma için artık geniş salonlar tahsis edilmeli. Konuşmaların ekseriyetini yarıdan çok insan duyamadılar. Çünkü salona girme imkânı kalmamıştır, her yer dolu idi.

      Hatta tiyatro salonu gibi yerler bayramlaşma için ideal bir yer diyebilirim. Hele birde yaz günü olunca klimada çalışsa sıcaktan insanlar cıbıt oldular. Buna rağmen kimse dağılıp gitmeden Bayramlaşmayı beklediler. Ama âcizane bir tavsiyem bayramlaşma merasimleri geniş salonlara alınmasında fayda var.

 

     Evet, bir Bayram böyle gelip geçerken, bizler onun kıymeti ile yaşayıp kucaklaşma yerine birbirimizden uzak durduk. Ama Bayramda savaş ve kan içinde kalıp Bayramı kutlayamayan din kardeşlerimiz zulüm içinde Bayramı kutlayamadılar. Cenab-ı Mevla’m onlara da barış ve huzur versin.


31.07.2014 00:00:00

Erdogan Kaya

Bayram şekerinin tadı kalmamış

Bayram şekerinin tadı kalmamış