Yazımın başlığını okuyunca hemen yanlış anlayıp kime çatacak diyenleri biliyorum. Gereksiz yere laf olsun diye kimseye zaten çatmayız da eleştirmeyiz de. Yazımın başlığı sıcağı sıcağına değerli bir ağabeyimiz ve hemşerimizin yeni çıkmış kitabının ismi. Kullandığı bu tabirde eskiden kullanılır laflardan birisi. Kitabın hazırlayıcısı eski Tekel Müdürü Yunus Ata ağabey. Kitabın Yani Aksaray matbaasında basılmasından dolayı haberdardım, geçen hafta beni aradı kitap vermek istediğini söyledi. Bende gazetemize gelince görüşelim dedim. Ama sağ olsun dün bana kitabından bir tane bırakmış.

       9 tane kitap yazmama rağmen hangi hemşerim bir çalışma yaparsa ona destek olmayı kendime bir görev ad ederim. Kıskançlığı bırakın aksine destek olurum. Bundan dolayıdır ki, aldığım kitabın yarısını okudum sayılır.

      Kitabın içeriği fevkalade biz kuşaklara hitap ediyor. Ama yeni nesil bu kitaptaki mizahi yöresel anlatımları okumazlar. Ama bizim yaştaki insanlar bu eseri zevkle okurlar. Ama ben bu kitabı yeni neslin de okumasını şiddetle tavsiye ederim.

       Eski kültürümüzde yaşanan ve karşılaşılan olay ve yöresel konuları fevkalade güzel işlemiş. Ama Apsarı (Çatalsuyu) biraz daha fazla kaleme almış. Buda kendi köyü olması ve yaşadıklarının çoğunu burada görmesi nedeniyle bunu doğal karşılamak lazım. Ama Çatalsuluların hepsinin evinde bu eser mutlaka bulunmalı.

      Yunus ağabey kitabın girişine  ? Sakın okumayın? diye 12 sayfalık bir yazıyı kaleme almış. Burada aslında kitabın özetini bizlere takdim etmiş. Yeni nesil okumaz dediğim konu işte burada saklı. Gelin buradan size kısa bir bölüm aktarayım.

      ? kıymetli okurlarım, eğer gülmek istemiyorsan, eğer nasıl zengin olunur, nasıl iyi bir değnek yapılır, çobanlığın inceliklerini, havada, yerde toprak altında, deniz altında hayatın varlığını, hayvanların, insanların davranışlarını öğrenmek istemiyorsan, az sadakanın çok belayı def edip etmeyeceğini, sabahleyin aş içip giden adamın kafasının olup olmadığını, Konya toprağında nasıl çitçi olunuru, tek atımda adam vurma rekorunun kimde ve hangi Aksaraylıya ait olduğunu, deli kuyusunu, bir zaman ulu ırmağın nasıl aktığını, ırmağın çağıltısından ne yandan yel eseceğini, sürüye kurdun saldırıp saldırmayacağını, ?delinin arkasında kavak dikili? olup olmadığını, ?ne var ne yok? sorusuna bilgisayarın cevabını bilmek, öğrenmek istemiyorsan kendine ve geçmişlerine dua almak istemiyorsan bu kitabı sakın okuma.

      Orakla ekin nasıl biçilir, sansar nasıl avlanır, bir tek sansarın derisi, kaç koyun yapar? Eve dadanan sansar ormana nasıl yollanır? Kel ölürse nasıl badem gözlü olur? Kel ölür sırma saçlı olur, kirpi yavrusunu dikenine falan bakmadan nasıl ? pamuğum? diye sever, kuzguna yavrusu neden ? anka? görünür?

      Bunları duymak istemiyen okumasın.

      Dünyanın en çirkin kadını veya erkeğini kimler nasıl ve neden sever?

       İnsan güzel olduğu için mi sevilir, yoksa sevildiği için mi güzelleşir?

        Bir annenin delisi, çirkini, kötüsü olur mu? Bir yavrunun da çirkini. Delisi ve kötüsü olur mu?  Bunları düşünmek istemeyen de boşa zahmet edip gözünü gönlünü, dimağını yormasın. Okumayın!

       Sevgili Yunus ağabeyin 12 sayfaya sığdırdığı bu özet uzayıp gidiyor. Ben buraya kısa bir bölümünü almaya çalıştım. Umarım kitabı bulup okuyanlar daha çok keyif alacaktır.

      Yunus ağabeye böyle bir yöresel çalışma yapmasından dolayı kutluyor tebrik ediyorum. Ellerinize ve yüreğinize sağlık Yunus ağabey.


9.03.2017 00:21:57

Erdogan Kaya

Ballı Dürüm

Ballı Dürüm