26 Kasım 2019 tarihinde Haber Türk Kanalında, Fatih Altaylının Teke Tek programına çıkan Ali Babacan’ı dikkatle izlemeye, ne dediğini ve neyi demediğini anlamaya çalıştım. Mutlaka artı eksi anlamında kaçırdıklarım olmuştur.

Şunu açıklıkla söyleyebilirim ki, özellikle dış siyasette ve ekonomide, ulusal ve uluslararası engin bilgi ve tecrübesi olduğunu gösterdi ve şartsız izleyenleri de kesin ikna etti. Ayrıca konulara yaklaşımında gayet ölçülü dil kullanarak hiç kimseyi incitecek cümle bir tarafa kelime bile kullanmadı.

Türk siyasetin de, Adnan Menderes ve Bülent Ecevit’in beyefendiliğini bizlere tekrar yaşattı. Siyaset arenasına hakaret etmeden, rakibini aşağılamadan fikrini görüşlerinin ifade edebileceğini gösterdi. Umarım particilik yapanların tamamı Ali Babacan’ın bu kibar ve beyefendiliğinden ders alır. 

Bizler, genel başkanların birbirine hakaretleri ile büyüdük. Güya o koskoca adamların hakaret dolu ve aşağılayıcı sözlerini, hatta hainlikle suçlamalarını yer yer alkışladık, yer yer, yüzümüz kızarırdı. Sonra ne gördük bu genel başkanlar birlikte hükümet kurdular, kurulan hükümet bir işe yaradı mı hiçte yaramadı.

İsteğimiz ve dileğimiz, başta genel başkanlar olmak üzere partileri yönetenlerin hakaret dolu sözlerini hatta birbirini hainlikle suçlamalarını halk asla kabul etmediğini bilmeleridir. Dağdakine hain diyorsun bu doğru, meclisteki birilerine de hain diyorsun hadi bu da doğru, milyonlarca oy almış partilerimizin liderlerine de diyorsun el insaf bunun neresi doğru? 

Gereksiz, anlamsız asla halka fayda ve hizmet sağlamayan, Külliye’ ye gizli giden CHP lı kim diye başlayan aslı astarı olmayan ne yazik ki buna benzer yüzlerce ciddiyeti olmayan konular koskoca, Türk devletinin ve siyasetinin günlerce gündemini oluşturuyor, yazıklar olsun.

Şükür Ali Babacan, Haber Türk Kanalına çıktı da Devlete ve millete faydası olan, siyaseti daha ciddi konularla ilgilenme mecburiyetinde bırakan, gündem oluştu. ‘’… Hiçbir şey olmasa bile, kesin bir şeyler oldu…’’ cümlesini kuran Ak parti milletvekili ve genel başkan yardımcısı, Ali İhsan Yavuz’un, 31 Mart 2019 İstanbul belediye seçimi için kullandığı bu cümle gündemi aylarca işgal etti, 9 ay geçmesine rağmen henüz anlayan ve çözen çıkmadı. 

Bu cümleyi kullanmamızın nedeni,  parlamentonun ne kadar nitelikli milletvekillerinden oluştuğu ortaya çıkıyor. Ne yazik ki bundan daha vahimi, Sözcü gazetesinde çıkan Erdoğan’lag izli görüşen CHP linin kim olduğunu anlatan bir makaleden Türkiye de cumhurbaşkanı dâhil bütün parti başkanlarının balıklamaya atlayıp ve çok önemli vatan meselesi gibi kıyasıya tartışmalarıdır.

Ali Babacan, Ak parti siyasetinde, tanınan ve gayet iyi not almış özelliklede, bakanlık görevlerinde Türk ekonomisinde çok ciddi başarılara katkıda bulunmuş ve dünya ekonomi sahasında tanınan beğenilen, güvenilen ve saygı duyulan bir siyasetçi idi.

Biz şahsen Ali Babacan’ın, Devletine ve milletine, dinine diyanetine son derce bağlı olan bir yapıya sahip olduğuna inananlardanız. Çünkü Ali Babacan’ın soyunun bir ucu Aksaray’ımızda ticaretle uğraşan Tahir Babacan ve onun oğulları ile torunlarıdır. Babacanların Aksaray bölümünün herhangi topluma zararlı bir hali görülmemiştir.

Başta Ak parti idarecileri ve arkasından MHP idarecileri, Ali Babacan’ın söylediklerini boşa çıkarmaya çabalıyorlar. Sanıyorum dedikodu ve karalama niteliği taşıyan hiçbir laf Ali Babacan’ın saygınlığını aşağı çekmeye yetmez. Bunun en güzel örneği, Turgut Özal’ı kaybettirmek için başta Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve Necdet Calp üstüne üstlük, devlet başkanı Kenan Evren olmak üzere hepsi yüklendi ancak halk Özal’ı başbakan yaptı.

Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan hareketinde de, Süleyman Demirel, Deniz Baykal, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Devlet bahçeli Erdoğan’ın kaybetmesi için ellerinden geleni yaptılar halk daha güçlü bir şekilde Erdoğan’ı başbakan yaptı arkasından başkan.

Daha sonra Özal, mitink yapacak Süleyman Demirel’e Aksaray da iki defa 15 Temmuz meydanını verdirmedi. Bakın feleğin işine, Demirel önce Özal’ın partisinin oylarını yüzde 25 ‘e düşürdü arkasından, indirdi daha bitmedi Cumhurbaşkanlığını burnundan getirdi, sonunda Özal öldü kurtuldu.
 Özellikle Ak parti ve Milliyetçi Hareket parti idarecilerine tavsiyemiz akıllı olmaları tenkidi iftiraya götürmemeleridir. Şayet dünkü övdükleri arkadaşlarına bu gün söverlerse, Özal ve Erdoğan’ın aldıkları sonuçları kendi elleriyle Ali Babacan’ vermiş olurlar.
                                                                                                   Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.