Geçtiğimiz hafta Polis haftası nedeni ile yazdığım bir yazıda, polise eskisi kadar güvenmediğimi. Ancak eski güven durumuna dönüşmesini beklediğimi yazmıştım. Bunu yazarken mesleğinin hakkını veren ve asil bir şekilde görev yapan polislerimizi bundan ayırt etmiştim. Bu yazım sonucu kendisini sevdiğim bir polis memuru arkadaş bana sitem etmişti. Düşüncelerimde haklı olduğumu ancak genellememem gerektiğini söylemişti.

      Genelleme yapmam zaten mümkün değil, adalet yerine düşüncelerini hakim kılmak isteyenlere karşı olduğumu kendisine anlatmıştım. Ben aslında kendi yakınlarımın da bu kurum içinde polis olması nedeni ile bu camiaya karşı ayrı bir sempatim vardı.

     Son dönemlerde yaşanan olaylar bu camiaya karşı bakışımda farklılıklar oluştu. Bunu açık açık yazmışımdır, elbette kime güveneceğiz diye düşünmeye başladım. Hiç suçu olmayan yakınlarımın hava-i yakıştırmalarla nasıl içeri alındıklarını görmek endişelerimi artırdı.

       Salı gecesi Deşifre programını izledim, inanın ağzım açık kaldı. Programın konuklarının tamamı emniyetçilerdi, umarım izlemişinizdir. Program yapımcısı gazeteci Mehmet Ali İnel’in konukları, polis yazar Ali Bayramoğlu, sendikacı polis İrfan Çelik, Selim Çorakçı Emniyet imamı, Ömer Osman Ceyhan mobese görevlisi ve Almanya’dan katılan meslekten atılmış Fatih Mehmet isimli komiser.

      Hiç çekişmeden Emniyet içinde yaşananları isimler vererek anlattılar. Almanya’dan katılan komiser polis memuru İstanbul’da narkotikte 2009 yılında yaşanan uyuşturucu kaçakçılığı içinde bulunanları ve paralel yapıya buradan nasıl haraç alındığını, bununla mücadele ettiği için başına neler geldiğini ve paralel yapının Adalet içindeki yargı mensupları ile nasıl işbirliği içinde olduklarını paralel yapıyla uyumsuz insanların meslekten atılışlarını anlattı.

     Ömer Osman Ceyhan kendisinin mobese görevlisi olduğunu, burada nasıl dolaplar döndüğünü açıkladığında hayatımızı ve korumamızı kendilerine emanet ettiğimiz bu kurumun mobese kayıtlarını nasıl yok ettiklerini anlattı.

      “Mahkeme tarafından istenen gasp, cinayet ve uyuşturucu gibi görüntüleri bununla görevli bir paralel yapıcı yetkilinin talimatına göre gerekirse silindiğini, gerekirse mobesenin o tarihte bozuk gibi yazılarla cevap verildiğini” anlattı.

     Polis sendikacısı İrfan Çelik ise; “paralel yapının 2005 yılından bu yana Emniyette sindirme politikası uygulayarak 230 kişinin meslekten ihraç edildiğini. Bazılarının farklı suçlamalarla cezaevinde yattığını ve halen yatanların olduğunu anlattı. Şu anda 47 bin polisin sicilinin bozulduğunu ve bunların sicilinin düzeltilmesi için içişleri Bakanlığına sicil affı için gerekli dosyaların gönderildiğini, atılan polislerinde tamamının paralel yapıya karşı olandır” dedi.

      Polis yazar Ali Bayram ise; “ yazdığım kitaptan dolayı sorguya alındım. Bana ne kadar para kazandın diye sordular. Bende 165 bin lira kazandım ev alacağımı söyledim. Sonra hakkımda uydurma gerekçelerle soruşturma açıldı. Sonra bu parayı himmete verirsem soruşturmadan kurtulacağım söylediler. Bir yer tarif ettiler bende meslekten atılmamak için bir kahvede kim olduğumu bilmeyen kişiye 165 bin lirayı verdim ve cezadan kurtuldum. Makbuzsuz bir şekilde verdiğim parayı vermese idim Hanefi Avcı gibi cezaevinde olacaktım. Biz toplumda izinsiz makbuzla para toplatmazken, polis memurları makbuzsuz paralele haraç veriyoruz” dedi.

       Selim Çorakçı ’da bir emniyet imamı ve yazarı iken neler yaptıklarını şöyle anlatıyor; “ ben polis okullarına ne kadar ve kimler alınacağını ayarlardım. Sadece şu anda mezun olacak polis okulu öğrencileri içinde 3.000 adet paralel yapının referansı ile okuyan öğrencisi var. Okula girmek için aldığı puan önemli değil, önemli olan sözlü sınavlardır burada her şey ayarlanır ona göre öğrenci alınır. Bu sadece polis okullarında değil akademilerde de böyledir” diyor.

      O kadar önemli konular anlatıldı ki burada tamamını yazmam mümkün değil. Kendiişlerinde bile birbirini o kurumdan uzaklaştırmak isteyen bir yapılaşma sivil toplum içinde yaşayan insanlara neler yapmaz? Ben bunların bazılarını bizzat gördüğüm için aslına döner diye dilek ve temennilerde bulundum. Paralel yapının şu günlerde pusuya girdiğini kendilerini kamufle yapmak için her şeyin mubah olduğu tavsiye edilirken cemaate ve hocaya bile küfür edebilecekleri tavsiye ediliyor. Umarım bana sitem eden arkadaş beni anlamıştır.


23.04.2014 00:00:00

Erdogan Kaya

Polise güven çok önemli

Polise güven çok önemli