12 Eylül 1980 yılında ordu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönetimine el koydu, ülkenin başbakanını ve muhalefet partisi genel başkanlarını Zincirbozan’a sürgüne gönderdi, Türkiye Büyük Millet Meclisini kapattı. Kurulan 5 kişilik askeri konsey, ülkeyi yönetmeye başladı.

27 Mayıs 1960 ihtilalinin verdiği tahribatı, 20 yıl içerisinde Türkiye telafi ederek ciddi ilerleme ve kalkınmayı yakalayıp, birliği sağlayarak ülkede refahı yakalamış, adaleti tesis ederek

  DEMOKRASİ ’yi rayına oturturken, 1980 ihtilali ile ülkede kara bulutlar yine semaları kapladı.

 39 sene sonra bile, 1980 ihtilalinin tahribatları halledilebildi mi? Hayır halledilemedi. Çünkü bu ihtilal siyasi sahanın ve ekonomik değerlerin denasını bozdu. Bu gün ülke yaklaşık %50 oranında ikiye bölünmüş görünüyorsa bunun virüsü 1960 ve 1980 ihtilallerinin attığı tohumların yeşermesinden geliyor.

1980 ihtilalinden sonra yapılan bütün işkenceleri, hukuku katletmek üzere kurulan bütün mahkeme kararlarını, o gün bu rezaletleri alkışlayanları, gerek siyasi gerek ekonomik olarak kan ve zulüm üzerine oturanları şiddetle kınıyoruz.

 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra neler oldu?

11 Eylül 1980 tarihine kadar ülkede kayıtlara geçen 4.500 kişi öldürüldü, 12 Eylül 1980den sonra hiç öldürülen olmadı. Bir gün sonra kimin sihirli değneği kime nerelere dokundu?

12 Eylül 1980 de 650.000 kişi gözaltına alındı, 1.683.000 kişi fişlendi. 210.000 dava açıldı. 230.000 kişi yargılandı, 7.000 kişi için idam istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi İDAM edildi.

98.404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı, 21.764 kişi ceza aldı, 30.000 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı, 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, 30.000 kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti.

171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi. 141-142-163 çü maddelerden 71.500 kişi yargılandı. O tarihte ceza hukukumuzda yer alan, 141-142-163 üncü maddeler mevcut müesses nizamı yıkma faaliyetlerini kapsıyordu.

23.700 dernek faaliyetten men edildi, kurucuları ve yöneticileri hakkında kovuşturma başlatıldı.

98.000 kişi örgüt üyesi olarak yargılandı, 21.764 kişi hüküm giydi.

Bu rakamlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi rakamlarıdır. Bu gün yani, 11 Eylül 2019 tarihi itibariyle kayıt dışı, kaç vatandaşımızın öldüğü, öldürüldüğü ve başına nelerin geldiği bilinmemektedir.

İşin daha da acısı, 11 Eylül 1980 tarihine kadar öldürülen gençlerin tamamına yakını, devrimci ve ülkücü gençlerdi. 1980yılından bu yana hem solcu hemde ülkücü partiler iktidara geldiler. Bu kadar gencin ölümüne sebep olan nedenleri ve yönlendirenleri gün yüzüne çıkarmadılar.

İddia ederim ki, şayet 4.500 öldürülen gencin nedenlerini devlet araştırsa idi asla 15 Temmuz 2016 kalkışması olmazdı. Halen devletimiz, kendini iç virüslerden bi hakkın koruduğu kanaatini taşımıyorum.

İlmi hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmedikçe, hukukun üstünlüğünü ve ADALETİ savunmadıkça, particilik bağnazlığını terk etmedikçe, başımızdan belaların yok olacağına inananlardan değilim..

‘’CELLADINA ÂŞIK OLMUŞSA BİR MİLLET,   İTİRAZ ETMİYORSA SÜRÜ GİBİ İLLET,

İSTER EZAN, İSTER ÇAN DİNLET.   MÜSTEHAKTIR ONA HER TÜRLÜ ZİLLET.’’  Ömer Hayyam     

Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.

          

                                                 

                                                                                                                     

 


10.09.2019 23:56:00

Rasim Gül

12 EYLÜL 1980 de NELER OLDU?